Years
2022
2021
2020
2019
2018
2017
2016
2015
2014
Categories
Authors
- A. ÇENGEL Yunus (1)
- Abdullah Şen (1)
- Abdullahi Asuku Yusuf (1)
- Abdullahi Yahaya Abbas (1)
- Abdurrahman Akgün (1)
- Achille Pasqualotto (1)
- Adeniyi A. Tijani (1)
- Ahmad Fahad (1)
- Ahmet Corak (1)
- Aktan Aner Emel (1)
- Alexander A. Nefodov (1)
- Ali Kustepe (1)
- Ali Bayram (1)
- Alpar Gul (1)
- Anis Javaria (1)
- Arasıl Ayşe Berna Sarı (1)
- Arda Karagöl (1)
- Aslan Beste Tacal (1)
- Asli Aslan (1)
- Asli Enez Darcın (1)
- Aslı Aslan (1)
- Aslı E Darçın (1)
- Atalay Zeynep (1)
- Ava Şirin Tav (3)
- Aydın Ahmet (1)
- Ayhan Fatma (1)
- Ayla Arslan (1)
- Ayse Kaya Goktepe (1)
- Aysun Kalenderoglu (1)
- Aytaç Hasan Mervan (1)
- Balkanoglu Cuneyt (1)
- Baltacıoğlu Begüm Su (1)
- Baltacıoğlu Begümsu (1)
- Baris Metin (3)
- Bars Onen Unsalver (1)
- Barış Metin (1)
- Batu Kaan Aksulu (1)
- Başak Funda Eken (1)
- Beenish Sami (1)
- Belkis Atasever Arslan (2)
- Berkay Akbas (1)
- Berkol Tonguc Demir (2)
- Berkol Tonguç Demir (1)
- Bernhard Bogerts (1)
- Bernis Kaya (1)
- Beste Tacal Aslan (1)
- Budak Ersin (1)
- Bulama Ibrahim (1)
- Bulent Devrim Akcay (1)
- Bulut Hüseyin (3)
- Burak Okumus (1)
- Büşra Barış (1)
- Caglar Uyulan (1)
- Canan Sercan (4)
- Canan Sercan Dogan (1)
- Canan Sercan Doğan (1)
- Canbolat Fadime (1)
- Cebi Merve (1)
- Cemal Onur Noyan (1)
- Cemil Can Saylan (1)
- Ceren Sezen (1)
- Cumhur Tas (3)
- Cuneyt Ardic (1)
- Cınar Tayfun (1)
- Demir Gumus Zeynep (2)
- Demirtaş Fatma (1)
- Deniz Karayün (1)
- Destan Ebru (1)
- Dilbaz N esrin (1)
- Dilem Dinc (2)
- Diler Özyurt (1)
- Dogan Canan Sercan (1)
- Donmezler Suleyman (2)
- Doğan Canan Sercan (2)
- Doğan İdil Arasan (1)
- Doğan Şahin (1)
- Duygu Akcay (1)
- Ebru Kirli (1)
- Ebru Kırlı (1)
- Ece Demirhan (1)
- Eda Yilmazer (2)
- Eken Başak Funda (1)
- Ekmekçi Rıdvan (2)
- Elena A. Nefodova (1)
- Elliot C. Brown (2)
- Elmas Beyazyuz (1)
- Emel Serdaroğlu Kaşıkçı (1)
- Emin Serin (1)
- Emine Akalin (1)
- Erensoy Habib (4)
- Ergüzel Türker Tekin (1)
- Erinc Dilek Meltem Tasdemir (1)
- Esra Kaya-Bozkurt (1)
- Evrensel Alper (2)
- Eylem Özten (1)
- Ezgi Yıldız (1)
- Eğilmez Oğuzhan Bekir (1)
- F.G.Hızlı Sayar (1)
- Farhan Muhammad (1)
- Fatih Binici (1)
- Fatih Emre Tutarlı (1)
- Fatih Ozen (2)
- Fatima Taufeeq (1)
- Fatma Keskin Krzan (1)
- Fatma Nur Dolu (1)
- Fatrmanur Dolu (1)
- Fırat Uyumaz (1)
- Gokben Hizli Sayar (2)
- Gokcer Eskikurt (1)
- Gokten Emel Sari (1)
- Gregor Laube (1)
- Guler Kahraman (1)
- Guliz Ozgen (2)
- Gullu Turan (1)
- Gulru Elver Gursoy (1)
- Guzin Zerenozturk (1)
- Gyula Telegdy (1)
- Gökben Hizli-Sayar (1)
- Gökben Hızlı Sayar (1)
- Gökhan Tuna (1)
- Gözler Tayfun (1)
- Gülçin N. Yıldız (1)
- Günay Gül Yağmur (1)
- H. Ahmet Temizdemir (1)
- H. Büşra Bahat (1)
- H. Ozan Tekin (1)
- H.Ozan Tekin (1)
- Habib Erensoy (2)
- Habib Erensoy (5)
- Halime Eda Yalçın (1)
- Halit Necmi Ucar (1)
- Hamza Kulaksiz (2)
- Hanife Yılmaz (1)
- Hanife Yılmaz Çengel (2)
- Hans-Gert Bernstein (1)
- Hasan Mervan Aytac (5)
- Hasan önal (1)
- Hatice Yildiz Burkovik (1)
- Hazal Gur (1)
- Henrik Dobrowolny (1)
- Hina Mir (1)
- Hulusi Kafaligonul (1)
- Huseyin Ozan Tekin (1)
- Huseyin Unubol (2)
- Huseyin Yumrukcal (2)
- Hüseyin Güleç (1)
- Hüseyin Ozan Tekin (2)
- Hüseyin Ünübol (7)
- Idris Tela Abdu (1)
- Igor F. Belenichev (1)
- Iliya Ibrahim Abdullahi (1)
- Ilker Ozyildirim (2)
- Ipek Yuksel (2)
- Irem Can Esenkaya (1)
- Ishola Ajibola Abdulrahamon (1)
- Ismail Yasir Kirtil (1)
- Jemilat A. Ibrahim (1)
- Joan Carreras (1)
- Johann Steiner (1)
- Juliane Fiebig (1)
- Kaan Yilancioglu (1)
- Kaan Yılancıoğlu (1)
- Kaman Tugba (1)
- Karagöz Esra (1)
- Karamustafalıoğlu Oğuz (1)
- Karapınar Gözdem (1)
- Karna Sureshwar Lal (1)
- Kassim Ibrahim (1)
- Kazan Ozlem Kızılkurt (1)
- Kaşıkçı Emel Serdaroğlu (1)
- Keskin Remziye (1)
- Khan Ruba (1)
- Konuk Muhsin (1)
- Korkut Ulucan (8)
- Kristin Jäger (1)
- Kuldip S. Sidhu (1)
- Kübra Ekşi (1)
- Lawan Hassan Adamu (1)
- Lawan Suleiman Bilbis (1)
- Levon Antikacioglu (1)
- Leyla Arslan (1)
- Loganathan Sundareswaran (1)
- Loprinzi Paul D. (1)
- Mahmut Taş (1)
- Makbule Çiğdem Aydemir (1)
- Martin Wick (1)
- Mehmet Bertan Yılmaz (1)
- Mehmet Hamdi Orum (2)
- Mehmet Vatansever (1)
- Melek Gözde Luş (1)
- Meltem Sunar (1)
- Meral Aydın (1)
- Meriem Haloui (1)
- Mert Besenek (1)
- Meryem Kevser Zelka (1)
- Mesut Karahan (1)
- Meterelliyoz Kumru Şenyaşar (1)
- Metin Baris (1)
- Metin Barıs (1)
- Metin Barış (1)
- Michael J. Proulx (1)
- Miklós Jaszberenyi (1)
- Mohammad Shamim Ansari (1)
- Mojtaba Barzegar (1)
- Muge Aslankara (1)
- Muhammad Akram Riaz (1)
- Muhammad Sami Bilal (2)
- Muhammad Zulkarnain (1)
- Muhsin Konuk (5)
- Murat Eren Özen (1)
- Musa Habibu Modibbo (1)
- Musa Sunday Abraham (1)
- Mustafa Celik (1)
- Naila Batool (1)
- Nasiru Suleiman (1)
- Nesrin Dilbaz (2)
- Nevzat Tarhan (9)
- Nina V. Bukhtiyarova (1)
- Noyan C. Onur (1)
- Nuran Akyurt (1)
- Nzalak James Oliver (1)
- Obadeji Adetunji (1)
- Oguzhan Bekir Egilmez (1)
- Oguzhan San Huseyin (1)
- Oluwole Lateef Olutoyin (1)
- Omer Ates (1)
- Onat Yılmaz (2)
- Onur C Noyan (1)
- Oğuz Tan (1)
- Pinar Gokceimam (1)
- Pinar Vural (1)
- Piwuna Christopher Goson (1)
- Polat Tolga (3)
- Rafi Hira (1)
- Rafiq Hamna (1)
- Rahmad Aswin Juliansyah (1)
- Rahmi Saylik (1)
- Ramazan Pehlivan (1)
- Rangasayee Raghunathrao (1)
- Rathinasamy Sheeladevi (1)
- Rostika Flora (1)
- Rukiye Karaköse (1)
- Saadet Aybeniz Yıldırım (1)
- Saadet Merih Cengel (1)
- Salih Kivilcim (1)
- Samuel E. Okhale (1)
- Sayar Gökben Hızlı (4)
- Sayar Hızlı Gokben (1)
- Sehadet Ekmen (1)
- Sema Arıtürk (1)
- Sercan Canan (1)
- Serdar Nurmedov (2)
- Sergii N. Dronov (1)
- Sergii V. Levich (1)
- Serkan Islam (3)
- Sevim Yalcin (1)
- Sevimli Deniz (1)
- Seylan Şahin (1)
- Sezgin Kapici (3)
- Sezgin Kapıcı (3)
- Shah Jyoti (1)
- Simge Seren Kirlooglu (1)
- Sinem Zeynep Metin (1)
- Sirin Sumeyye (1)
- Sukru Uguz (1)
- Sultan Tarlacı (1)
- Susann Wolf (1)
- Syokumawena Syokumawena (1)
- Sütçübaşı Bernis (1)
- Tahincioglu Dilara (1)
- Tan Oğuz (1)
- Tarhan Kasif Nevzat (1)
- Tarhan Nevzat (3)
- Tarman Güliz Zeynep (1)
- Taş Cumhur (1)
- Taşkıran Ali (1)
- Tela dris Abdu (1)
- Theodorus Theodorus (1)
- Tillman Brianna (1)
- Timucin Ahmet Can (1)
- Tolga Polat (3)
- Tonguc Demir Berkol (3)
- Tonguç Demir Berkol (2)
- Tonguç Demir Berkol (2)
- Tufan Ali Evren (1)
- Tunalı Seçil (1)
- Turan Fatma (1)
- Turker Tekin Erguzel (2)
- Türker Tekin Ergüzel (1)
- Uckun Burcu (1)
- Ugbabe G. Eyineyi (1)
- Ulucan Korkut (4)
- Uluğ Berna (1)
- Uslu Umay (1)
- Vahap Ozan Kotan (1)
- Verma Himanshu (1)
- Yasin Hasan Balcioglu (1)
- Yenal Karakoç (1)
- Yiğit Selin (1)
- Yusuf Ezel Yıldırım (2)
- Yusuf Ezel Yıldırım (1)
- Yılmaz Özlem Özge (2)
- Zengibar Özarslan (1)
- Zengibar Özarslan (1)
- Zeynep Alpugan (1)
- Zeynep Avşaroğlu (1)
- Zeynep Gümüş (4)
- Zsolt Bagosi (1)
- Çakmak Buse (1)
- Çağlar Uyulan (1)
- Çebi Merve (2)
- Çevre Burak (1)
- Çevreli Burcu (1)
- Çisem Şilar (1)
- Çiğdem Kudiaki (2)
- Öcal Ayşe (1)
- Ömer Damar (1)
- Ömer Kaynar (1)
- Öner Avınca (1)
- Örüm Mehmet Hamdi (1)
- Öz Pınar (1)
- Özdoğan Büşra (2)
- Özge Yılmaz Özlem (1)
- Özlem Çapan Özveren (1)
- Özlem Özge Yilmaz (1)
- Öznur Yılmaz (1)
- Özten Eylem (1)
- Ünsalver Barış Önen (1)
- Ünübol Hüseyin (3)
- Üstün Besti (1)
- İlker Özyıldırım (1)
- İpek Yüksel Gözler (1)
- Şahin Korkut Furkan (1)
- Şeyma Günaydın (1)
- Şılar Çisem (2)
ARTICLES
Original Article
The evaluation of caregiver burden of elderly psychiatric patients
Turkish Title : Yaşlı psikiyatrik hastalara bakım verenlerin yükünün değerlendirilmesi
Murat Eren Özen,Mehmet Bertan Yılmaz
JNBS, 2019, 6(1), p:21-27
The number of studies evaluating caregivers in the elderly psychiatric population is insufficient. This study aims to determine the caregiver burden and related factors in elderly psychiatric patients’ caregivers. This is a descriptive cross-sectional study. The study was carried out on caregivers who applied to Private Adana Hospital psychiatry clinic. The study included 230 caregivers of psychiatric elderly patients (≥60 years). Demographics questionnaire form (for the elderly and caregivers) and the Zarit Burden Interview were used to collect data. Independent t-test, analysis of variance (ANOVA) and Scheffe post-hoc test were used for statistical analysis. Caregivers’ burden had a meaningful association with the type of psychiatric disorder in elder patients (p=0.005). Post-hoc test showed caregivers’ burden was higher in caring for schizophrenic patients and then obsessive-compulsive, bipolar disorder, depression, and anxiety disorders, respectively. The results denoted that caregiving hours per week (p=0.003) and additional psychiatric patients number in the family (p=0.004) had an association with caregiving burden. Results showed that greater caregiving hours/week was associated with a higher caregiving burden. It is seen that caregiving hours, type of the patient’s mental illness and presence of an additional psychiatric patient in a family increases the burden of the caregiver. Caregivers’ high care burden can overshadow the quality of care the psychiatric elderly patients and expose the caregivers’ psychological health to danger.
Yaşlı psikiyatrik popülasyondaki bakıcıları değerlendiren çalışmaların sayısı yetersizdir. Bu çalışma yaşlı psikiyatri hastalarının bakım verenlerinde bakıcı yükünü ve ilişkili faktörleri belirlemeyi amaçlamaktadır. Tanımlayıcı kesitsel bir çalışmadır. Çalışma, Özel Adana Hastanesi psikiyatri polkliniğine ayaktan başvuran psikiyatrik yaşlı hastalara (≥60yaş) bakım veren 230 kişi üzerinde yapıldı. Demografik anket formu (yaşlılar ve bakım verenler için) ve Zarit Bakım Yükü Ölçeği verileri toplamak için kullanıldı. İstatistiksel analiz için bağımsız t-testi, varyans Analizi (ANOVA) ve Scheffe post-hoc testleri kullanıldı. Bakım verenlerin yükü, yaşlı hastalarda psikiyatrik bozukluk tipi ile anlamlı bir ilişki göstermiştir (p=0.005). Post-hoc testi bakıcıların yükünün şizofreni hastalarına bakım yapmada sırasıyla obsesif-kompulsif, bipolar bozukluk, depresyon ve anksiyete bozukluklarından daha yüksek olduğunu göstermiştir. Sonuçlar, saatte/haftada saat verilen bakımın (p=0.003) ve ailedeki ek psikiyatrik hasta sayısının (p=0.004) bakım yükü ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Bakım saatlerinin, hastanın ruhsal hastalık türü ve ailede ek bir psikiyatri hastasının varlığının bakıcının yükünü arttırdığı görülmektedir. Bakım verenlerin yüksek bakım yükü, psikiyatrik yaşlı hastaların bakım kalitesini düşürebilir ve bakıcıların psikolojik sağlığını tehlikeye maruz bırakabilir. Bu nedenle, yükü azaltmak ve hastaların aileleri gibi gayri resmi bakıcılar tarafından uzun vadeli bakım kalitesini artırmak için toplum odaklı müdahalelerin gerekli olduğu görülmektedir.
Original Article
Turkish Title : Sosyal anksiyete bozukluğu hastalarında bipolar bozukluk ektanısı atipik depresyon ile ilişkili olabilir mi?
Ava Şirin Tav,Tonguç Demir Berkol,Yusuf Ezel Yıldırım,Hanife Yılmaz,Zengibar Özarslan,Habib Erensoy
JNBS, 2019, 6(1), p:28-32
Social anxiety disorder (SAD) is one of the most common psychiatric disorders and frequently co-exists with other psychiatric conditions, primarily with mood disorders. MD is the most common psychiatric comorbidity in patients with SAD, and the association of anxiety disorders and bipolar disorder with atypical depression, which is included in diagnostic guidelines for MD as a subgroup, has been well established. The present study aims to determine if SAD patients with comorbid atypical depression or bipolar disorder show differences in terms of symptomatology and disease course compared to SAD patients without bipolar disorder. We hypothesize that social phobia patients may have subgroups within themselves and the processes of these subgroups may be different from those of known SAD patients. In this study a retrospective chart review was performed for patients who had applied to the Psychiatry Outpatient Unit, Kartal Research and Training Hospital, during a 7-month period in 2018. The study had a retrospective design. A total of 82 patients diagnosed with Social Anxiety Disorder based on a SCID-I interview for DSM-IV were included in the study. Of the 82 SAD patients, 16 patients (19.5%) had also co-existing BPD. All SAD patients with comorbid BPD had at least one major depressive episode history, while 15 (93.7%) SAD patients with comorbid BPD exhibited atypical features in at least one episode. Thus, we identified an association between SAD/BPD and atypical depression and discussed the importance of this co-occurrence in terms of clinical evaluation.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu (SAB) en yaygın görülen psikiyatrik rahatsızlıklardan biri olup başta duygudurum bozuklukları olmak üzere diğer psikiyatrik hastalıklarla ile sıklıkla birlikte görülmektedir. SAB olan kişilerde Major Depresyon (MD) görülme sıklığının yüksek olması her iki hastalığa bağlı antidepresan kullanımına yaygınlığına sebep olmaktadır. SAB’na en sık eşlik eden psikiyatrik rahatsızlık olan MD tanı kılavuzlarında bir alt grubu olarak belirlenen Atipik Depresyonun daha önceki çalışmalarda Anksiyete Bozuklukları ve Bipolar Bozukluk (BPB) ile olan ilişkisi ortaya konulmuştur. Atipik Depresyonun SAB ile de komorbid olarak daha sık görüldüğünü belirten yayınlar olmakla birlikte bu birlikteliğin Atipik Depresyonun tanı kriterlerinden olan “başkaları tarafından kabul görmemeye duyarlılık”ın SAB’ndaki psikopatolojinin temelinde de yer almasının rol oynadığı düşünülmektedir. SAB’na komorbid olarak BPB sıklığındaki yükseklik hastalık seyri ve tedavi düzenlenmesi açısından daha dikkatli olmayı gerektirmektedir. Bu çalışmaya alınan kişiler; Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği’ne 2018 yılı içinde, 7 ay boyunca ayaktan takip edilen poliklinik hastaları arasından dosya taraması şeklinde alınmıştır. Çalışmamız retrospektif olarak yapılmıştır. Çalışmaya alınan kişilere, klinik görüşme (SCID-I) ile DSM-IV’e göre Sosyal Anksiyete Bozukluğu tanısı almış 82 kişi dâhil edilmiştir. Çalışmamızda SAB ile BPB birlikteliği araştırılmış olup, depresif epizodların BPB eşlik eden hastalarda daha fazla olmak üzere çoğunlukla Atipik özellik taşıdığı saptanmıştır. SAB-BPB ve Atipik Depresyon ilişkisi ortaya konulmuş olup bu birlikteliğin sebepleri klinik değerlendirmedeki önemi tartışılmıştır.
Original Article
Executive functions in mood disorders
Turkish Title : Duygudurum bozukluklarında yürütücü işlevler
Eylem Özten
JNBS, 2019, 6(1), p:33-38
There are few studies comparing neurocognitive changes in mood disorders. In dysthymic disorder the severity of the disease is lower as compared to the major depressive disorder however, there are differences in cognitive processes due to the long duration of the disease. In this study, the effects of major depressive and dysthymic disorders on attention, memory, learning, and executive functions were compared. Forty-two patients with major depressive disorder and 42 patients with dysthymic disorder were included in the study. Two groups were taken in terms of age, gender and education level by group mapping. In the study Wisconsin CardSorting Test, Wechsler Memory Scale Improved Form, Number Sequence Learning Test, Marking Test, Line Direction Test, LondonTower Tests were conducted. The findings show that there are differences in major depressive disorder and dysthymic disorder group in terms of cognitive functions. The findings suggest that the duration of the disease has an impact on cognitive functions. Further studies are needed to investigate cognitive functions in disorders such as dysthymia with a chronic course.
Duygudurum bozukluklarında nörobilişsel değişiklikleri karşılaştıran az sayıda çalışma vardır. Distimik bozukluğun, majör depresifbozukluğa oranla hastalık şiddetinin az olması yanı sıra hastalık süresinin uzun olması nedeni ile bilişsel süreçlerde farklılıklar izlenebilmektedir. Bu çalışmada, majör depresif ve distimik bozukluğun dikkat, bellek, öğrenme, yürütücü işlevlere etkileri karşılaştırılmıştır. majör depresif bozukluk tanısı alan 42 hasta ve distimik bozukluk tanısı alan 42 hasta çalışma kapsamına alınmıştır. İki grup yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi açısından grup eşleme yöntemi ile alınmıştır. Çalışmada Wisconsin Kart EşlemeTesti, Wechsler Bellek Ölçeği geliştirilmiş Formu, Sayı Dizisi Öğrenme Testi, İşaretleme Testi, Çizgi Yönünü Belirleme Testi,Londra Kulesi testleri yapılmıştır. Elde edilen bulgular bilişsel işlevler açısından majör depresif bozukluk ile distimik bozuklukgrubunda farklıklar olduğu yönündedir. Bulgular bilişsel işlevler üzerinde hastalığın süresinin etkisi olduğunu düşündürmektedir.Bu nedenle kronik seyir gösteren distimi gibi bozukluklarda bilişsel işlevlerin incelendiği daha çok çalışmaya ihtiyaç bulunmaktadır.
Original Article
Sexual problems in women wıth major depression or anxiety disorder
Turkish Title : Majör depresyon veya anksiyete bozukluğu tanılı hadın hastalarda seksüel problemler
Tonguç Demir Berkol,Yusuf Ezel Yıldırım,Ava Şirin Tav,Hanife Yılmaz Çengel,İlker Özyıldırım
JNBS, 2019, 6(1), p:39-43
Although Sexual Dysfunction (SD) is included in classification systems as a diagnostic of its own, it may both be associated with other medical conditions and often accompany other psychiatric disorders. SD is more common in females than males and the decrease in sexual desire is the most common sexual problem in females. Major comorbid psychiatric disorders are major depression (MD) and anxiety disorders (AD). A total of 68 female patients admitted to the psychiatry clinic were included in the study. Of these, 24 were with MD and 44 patients with AD (7 OCD, 16 PD, 20 GAD, 1 SAD). The diagnosis was made by a psychiatrist using SCID-I / CV. All patients were non-medicated. After the diagnostic interviews, detailed interviews were conducted by the psychiatrist in order to evaluate the sexual function. Arizona Sexual Experiences Scale Female Form (ASEX) was performed to all patients, and our study was performed retrospectively with file screening. When the MD and AD patients were compared in terms of demographic and clinical characteristics, it was found that MD patients were significantly younger than the patients with AD in terms of age. All items of ASEX had statistical significance between the two groups. In our study, the most frequently observed sexual problem in patients with MD and AD was found to be a decrease in sexual desire and it seems to support the studies done in the past. Although sexual dysfunction is common in both groups, sexual life in MD patients is more negatively affected than AD patients.
Cinsel İşlev Bozuklukları (CİB) başlı başına bir tanı olarak sınıflandırma sistemlerinde yerini almakla birlikte hem başka tıbbi durumlara bağlı ortaya çıkabilmekte hem de sıklıkla diğer psikiyatrik hastalıklara eşlik edebilmektedir. CİB kadınlarda erkeklerden daha sık görülmekte olup, yurtdışında yapılan çalışmalarda cinsel istekte azalma kadınlarda en sık görülen cinsel sorundur. Ülkemizde ise batı toplumlarından farklı olarak vajinusmus ilk sırayı almaktadır. CİB’na sık eşlik eden psikiyatrik bozukluklar arasında major depresyon (MD) ve anksiyete bozuklukları (AB) dikkati çekmektedir. Çalışmamıza psikiyatri polikliniğine gelen toplam 68 kadın hasta alındı. Bunların 24’ü MD’li ve AB 44 hastası (7 OKB, 16 PB, 20 YAB, 1 SAB) idi. Tanı SCID-I / CV kullanarak psikiyatrist tarafından konuldu. Bütün hastalar ilaçsızdı. Tanısal görüşmelerden sonra cinsel işlevin değerlendirilmesi için ek olarak psikiyatrist tarafından detaylı görüşmeler yapılmıştır. Tüm hastalara Arizona Cinsel Yaşantılar Ölçeği Kadın Formu (ASEX) testi yapıldı ve çalışmalarımız dosya tarama ile retrospektif olarak yapılmıştır. MD ve AB tanılı hastalar demografik ve kinik özellikleri olarak karşılaştırıldıklarında hasta yaşı açısından MD hastalarının, AB hastalarına göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha genç yaşta oldukları bulundu. ASEX’ in tüm maddeleri iki grup arasında istatistiksel anlamlılık içeriyordu. ASEX’in tüm maddeleri iki grup arasında istatistiksel anlamlılık içeriyordu. Çalışmamızda hem MD hem AB tanılı hastalarda en sık gözlenen cinsel sorun cinsel istekte azalma olarak bulunmuş olup geçmişte yapılan çalışmaları destekler görünümdedir. Cinsel disfonksiyon her iki grupta da sık olsa da, MD hastalarında cinsel yaşam AB hastalarına göre daha olumsuz etkilenmektedir
Original Article
Turkish Title : Agarofobili ve agarofobisiz panik bozukluğu hastalarının karşılaştırılması ve agarofobinin panik bozukluğu üzerine klinik etkisi
Tonguç Demir Berkol,Yusuf Ezel Yıldırım,Hanife Yılmaz Çengel,Ava Şirin Tav,Zengibar Özarslan,Habib Erensoy
JNBS, 2019, 6(1), p:44-48
Panic Disorder (PD) is an anxiety disorder characterized by spontaneous and unexpected panic attacks. Agoraphobia is the fear of being in a place or setting where escaping or receiving help may be difficult in case of a panic attack. Studies on the effect of the relationship between agoraphobia and PD on the disease process have shown that patients with PD accompanied by agoraphobia have earlier disease onset, more severe symptoms, a higher rate of comorbidity and chronicity, and a more negative prognosis in general. The purpose of this study was to compare sociodemographic and clinical characteristic of panic disorder patients with and without agoraphobia. The sample of the study consists of 100 patients who have applied to the psychiatry clinic of the Lutfi Kırdar Kartal Training and Research Hospital and who have been diagnosed with only PD or PD with agoraphobia by clinical interview (SCID-I) based on the DSM-IV. The sociodemographic data form, Clinical Global Impression Scale (CGIS), Global Assessment Scale (GAS), Beck Depression Inventory (BECK-D), Beck Anxiety Inventory (BECK-A), and Panic and Agoraphobia Scale were used for all patients. The incidence of agoraphobia accompanying PD was found to be 44% in our study. The PD with agoraphobia group had significantly worse results compared to the PD without agoraphobia group in terms of CGIS, GAS, and BECK-A scores. Also, the PD with agoraphobia group had a higher mean total PAS score and higher mean agoraphobic avoidance, anticipatory anxiety, disability, and functional avoidance (health concerns) sub-scale scores.
Panik Bozukluğu (PB) kendiliğinden ve beklenmedik panik nöbetleri ile giden bir anksiyete bozukluğudur. Panik ataklarının diğer hastalıklara eşlik etmesinin bu hastalıklardaki tedavi yanıtını olumsuz yönde etkilemekle beraber semptom şiddetini, komorbidite oranlarını ve intihar riskini arttırdığı da gösterilmiştir. Agorafobi, kaçınmanın güç olabileceği ya da panik nöbet halinde yardımın gelemeyebileceği yerler ya da durumlarda bulunmaktan korku duymaktır. Agorafobi ile PB ilişkisinin hastalık sürecine yönelik etkisi üzerine yapılan çalışmalarda Agorafobinin eşlik ettiği PB hastalarında hastalık başlangıç yaşının daha erken, epizodların daha uzun, belirtilerin daha şiddetli, eştanıların ve kronikliğin daha sık olduğu ve genel olarak prognozun daha olumsuz seyrettiği gösterilmiştir. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi psikiyatri polikliniğini ziyaret eden 100 hasta başta sadece PB veya agorafobili PB olarak tanı almıştır. Agorafobili olan PB grubunda KGİ, İGD, BECK-A puanları agorafobi olmadan PB grubundan anlamlı olarak daha olumsuz sonuçlar göstermekteydi. Buna karşılık iki grubun BECK-D puanları ise benzerdi. Ayrıca agorafobili olan grupta ortalama PAÖ toplam puanı ile panik atağı özellikleri, agorafobi/kaçınma davranışı, beklenti anksiyetesi, yeti yitimi ve sağlık konusunda endişe alt başlıkları puan ortalamaları da karşılaştırma grubuna göre daha yüksekti. Bizim çalışmamızda örneklem PB hastalarından oluşmakta olup PB’na eşlik eden Agorafobi sıklığı %44 olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada agorafobi ile birlikte olan ve olmayan panik bozukluğu hastalarının sosyodemografik ve klinik özelliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Original Article
Turkish Title : Sitikolin ve glukokortikosteroid kombinasyonunun merkezi sinir sisteminin deneysel demiyelinizan modeli koşullarındaki sinir koruyucu etkisi
Alexander A. Nefodov,Igor F. Belenichev,Elena A. Nefodova,Nina V. Bukhtiyarova,Sergii V. Levich,Sergii N. Dronov
JNBS, 2018, 5(3), p:131-136
Multiple sclerosis is a multifactorial, autoimmune, chronic inflammatory demyelinating disease of the central nervous system. Recent studies do not give possibility to estimate the contribution of neurodegenerative changes in neurological deficit of individual patient, to predict the disease development and the effectiveness of therapy. The goal of our research was to investigate methylprednisolone and citicoline co-administration effect to the processes of energy providing of the mitochondria of the cerebral cortex neurons in experimental allergic encephalomyelitis. Experiments were carried out on rats of both sexes weighing 150180 g. Experimental allergic encephalomyelitis was induced by a single subcutaneous inoculation of encephalitogenic mixture in complete Freund’s adjuvant. As material, we used brains. We studied markers of mitochondrial dysfunction and content of adenine nucleotides, lactate, malate, isocitrate, aspartate, pyruvate. We also studied the state of neurons, their area, RNA-content and proportion of apoptotic cells. Formation of experimental allergic encephalomyelitis (EAE) led to permanent disturbance of energy metabolism of brain. The administrations of methylprednisolone did not have a significant effect. Co-administration of methylprednisolone and citicoline exerted significant influence on some parameters of mitochondrial dysfunction and brain energy metabolism. We also found neuronal damage of sensorimotor cortex of experimental animals and to the neuroapoptosis activation. Administration of methylprednisolone resulted in direct neuroprotective effect. Combination of citicoline and methylprednisolone limit activity of unproductive anaerobic glycolysis and increases aerobic ATP synthesis reaction. Thus, the combination of citicoline and methylprednisolone does not affect the activity of malate aspartatic shunt in EAE conditions.
Multipl skeleroz çok bileşenli, otoimmün ve kronik inflamatuvar demiyelizan bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Yakın zamanda yapılan çalışmalar hasta bireylerdeki nörodejeneratif değişiklerin nörolojik bozukluklara katkısını, hastalığın gelişimi ve terapinin etkisinin nasıl olacağını tahmin etme olanağı vermiyor. Araştırmamızın amacı, deneysel alerjik ensafalomiyelitdeki metilprednizolon ve sitikolinin birlikte kullanılmasıyla oluşacak etkinin serebral korteks nöronlarının mitokondrilerine enerji sağlamasını incelemektir. Deneyler her iki cinsiyetteki 150-180 gram ağırlığındaki farelerle gerçekleştirilmiştir. Deneysel alerjik ensefalomiyelit, tam Freund adjuvanı içindeki ensefallojenik karışımının tek bir deri altından aşılaması ile indüklenmiştir. Materyal olarak beyni kullandık ve adenin nükleotidleri, laktat, malat, isositrat, aspartat, piruvat içerikleri ile mitokondriyel bozukluk belirteçleri üzerine çalıştık. Aynı zamanda nöronların durumunu, alanlarını, RNA içeriğini ve apoptotik hücrelerin oranını da inceledik. Deneysel alerjik ensefalomiyelit (DAE) oluşumu, beynin enerji metabolizmasının kalıcı olarak bozulmasına yol açmaktadır. Metilprednizolon uygulamalarının anlamlı bir etkisi bulunamamıştır. Metilprednizolon ve sitikolinin birlikte uygulanması, mitokondriyal bozukluk ve beyin enerjisi metabolizmasının bazı parametreleri üzerinde anlamlı bir etki göstermiştir. Ayrıca deney hayvanlarının sensorimotor korteksinde nöronal hasar ve nöroapoptoz aktivasyonu da bulunmuştur. Metilprednizolon uygulaması doğrudan sinir koruyucu etki ile sonuçlanmıştır. Sitikolin ve metilprednizolon kombinasyonu, işlevi olmayan anaerobik glikoz parçalanmasını sınırlamakta ve aerobik ATP sentez reaksiyonunu arttırmaktadır. Bu nedenle, sitikolin ve metilprednizolon kombinasyonu, DAE koşullarındaki malat aspartatik devrenin aktivitesini etkilememektedir.
Original Article
Effects of Estrogen on Kynurenine pathway and NF-kB in TNF-α Induced Neuroinflammation
Turkish Title : TNF-α aracılı nöroinflamasyonda östrojenin kinürenin yolu ve NF-kB üzerine etkileri
Halime Eda Yalçın,Batu Kaan Aksulu,Fatih Ozen,Belkis Atasever Arslan
JNBS, 2018, 5(3), p:137-139
Neuroinflammation involves glia activation, releasing of inflammatory mediators such as cytokines and chemokines, and formation of reactive oxygen and nitrogen species. It plays a central role in many neurodegenerative diases processes such as Alzheimer’s disease, Parkinson’s disease, dementia. Estrogen deprivation, commonly associated with aging, loss of learning and memory skills in postmenopausal women and Alzheimer’s disease. In this study, we studied effects of 17-ßestradiol on kynunerine pathway and NK-kB gene expression in neuroinflammation. According to our results, estrogen increased expression of kynunerinase gene and decreased IDO-1 gene expression after TNF-alpha incubation in differentiated SH-SY5Y cells. However, it did not change NF-kB gene expression.
Nöroinflamasyon, glia aktivasyonunu, sitokinler ve kemokinler gibi inflamatuar mediatörlerin salınmasını ve reaktif oksijen ve nitrojen türlerinin oluşumunu içerir. Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, demans gibi birçok nörodejeneratif hastalık sürecinde merkezi bir rol oynar. Genellikle yaşlanmayla ilişkili olan östrojen yoksunluğu, özellikle menopoz sonrası kadınlarda öğrenme kaybı ve hafıza becerileriyle ilişkilidir ve Alzheimer hastalıgi ile ilişkilidir. Bu çalışmada, 17-b östradiolun, kynunerine yolağı ve NF-kB gen ifadesi uzerine etkisini arastirdik. Elde ettiğimiz sonuçlara göre östrojen, farklılaşmış SH-SY5Y hücrelerinde TNF-alfainkübasyonu sonrası kinüreninaz geninin ekspresyon düzeyini arttırırken, IDO-1 gen ekspresyon düzeyini azalttı. Bununla birlikte, NF- kB gen ekspresyon seviyesini değiştirmedi.
Original Article
Social reward in action: Reward magnitude and valence effects on the EEG mu rhythm
Turkish Title : Eylem içerisinde sosyal ödüller: Ödül büyüklüğü ve değer etkisinin mü aktivitesi üzerine etkisi
Elliot C. Brown,Fatma Keskin Krzan,Gokcer Eskikurt,Cumhur Tas
JNBS, 2018, 5(3), p:140-149
Sosyal etkileşimlerde, gözlemlenen eylemlerle ilişkilendirdiğimiz değerler, başkalarının davranışlarını ve aldığımız kararları nasıl yorumladığımızı etkileyebilir. Bazı araştırmalar, farklı sosyal bağlamların ve özellikle de algılanan eylemlerin ödül değerinin, başkalarının eylemlerini gözlemlerken motor sistem aktivitesini düzenleyebileceğini öne sürmektedir. Bununla birlikte, ödül büyüklüğüne olan duyarlılık, eylem gözlem sistemi boyutunda hiçbir zaman test edilmemiştir. Burada, katılımcıların (N = 23) pasif olarak yüksek veya düşük ödüllere veya kayıplara yol açan eylemleri gözlemlerken, ödül ritim değerinin ve büyüklüğünün mu ritm üzerindeki bağımsız etkilerini ve motor ayna sisteminin bir endeksini araştırmak adına elektroensefalografi (EEG) kullandık. Sosyal yaklaşım / kaçınma, zihin teorisi ve empatinin davranışsal ölçümlemeleri de alınmıştır. Sonuçlar, ödül değerliliğinin, kayıpların daha büyük mu süpresyona yol açtığını, ancak ritmin büyüklüğünün etkili olmadığını ve mu ritmde önemli ölçüde modüle olduğunu gösterdi. Elde edilen bulgular, mu ritim ve sosyal bilişsel beceriler arasında, özellikle bilişsel empati ve duygusal reaktivite ile ilgili ödül ile ilgili modülasyon arasında yeni bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bu çalışma, ayna motor sistemindeki ödül işleme rolüne ilişkin daha fazla kanıt sunmakta ve değer bazlı eylem algısı ile sosyal bilişsel özellikler arasındaki ilişkiyi vurgulamakla birlikte toplumsal karar almada ayna sisteminin rolünü vurgulamaktadır.
Original Article
The relationship between childhood traumas and separation anxiety in adults
Turkish Title : Çocukluk çağı travmaları ile yetişkin ayrılma anksiyetesi arasındaki ilişki
Çakmak Buse,Sayar Gökben Hızlı,Ünübol Hüseyin,Bulut Hüseyin,Özten Eylem
JNBS, 2018, 5(3), p:150-155
It is known that the negative life events experienced in childhood are related to depressive disorder and anxiety disorders in adult life. Adult separation anxiety is a relatively new diagnosis classified under the title of anxiety disorders in DSM-5. The aim of this study is to investigate the possible relationship between adult separation anxiety and traumatic experiences in childhood since childhood trauma has been associated with many anxiety disorders. The study included 119 female and 113 male participants. Only individuals aged 20 years and older and who do not have a psychiatric illness history and mental limitations were included in the study. Sociodemographic Data Form, Separation Anxiety Symptom Inventory (SASI), Adult Separation Anxiety Questionnaire (ASAQ), and Childhood Trauma Scale (CTS) were given to the participants. The data were analyzed by using Independent Sample t Test, Multi-directional Variance Analysis and Tukey Test, Pearson Correlation Analysis and Chi-Square tests. A significant positive correlation was found between total score of ASAQ and Emotional Abuse, Emotional Neglect, Sexual Abuse, CTS total score. The presence of traumatic experiences in childhood was found to be associated with adult separation anxiety. However, more studies on this subject and follow-up studies with larger samples are needed.
Çocukluk çağında deneyimlenen olumsuz yaşam olaylarının yetişkin yaşamdaki depresif bozukluk ve anksiyete bozuklukları ile ilişkisi bilinmektedir. Yetişkin ayrılma anksiyetesi DSM-5 ile anksiyete bozuklukları sınıfına alınmış, görece olarak yeni bir tanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocukluk çağı travmalarının birçok anksiyete bozukluğu ile ilişkisi saptandığı için yeni tanı olarak yetişkin ayrılma anksiyetesi ile de çocukluk cağı travmatik yaşantıları arasındaki olası ilişkiyi araştırmak çalışmamızda amaçlanmıştır. Araştırmada 119 kadın, 113 erkek katılımcı yer almıştır. Sadece 20 yas ve üzerinde olan, psikiyatrik hastalık geçmişi olmayan, mental kısıtlılığı olmayan kişiler çalışmaya dahil edilmiştir. Katılımcılara Sosyodemografik Veri Formu, Ayrılma Anksiyetesi Belirti Envanteri (AABE), Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Ölçeği (YAAÖ), Çocukluk Çağı Travma Ölçeği verilmiştir(CTÖ). Veriler Bağımsız Örneklem t Testi, Çok Yönlü Varyans Analizi ve Tukey Testi, Pearson Korelasyon Analizi ve Ki-Kare testleri kullanılarak analiz edilmiştir. YAAÖ Toplam puanı ile Duygusal İstismar, Duygusal İhmal, Cinsel İstismar, CTÖ Toplam puanı arasında pozitif yönde anlamlı korelasyon tespit edilmiştir. Çocukluk cağında yaşanan örseleyici yaşantıların varlığı, yetişkin ayrılma anksiyetesi ile ilişkisi saptanmıştır. Ancak konuyla ilgili araştırmaların artması, daha geniş örneklemle yapılacak takip çalışmalarına ihtiyaç bulunmaktadır.
Original Article
Positive psychology course and its effect on well-beıng, social, and emotional intelligence
Turkish Title : Pozitif psikoloji eğitiminin iyi oluş hali ile sosyal ve duygusal zeka üzerine etkileri
Hüseyin Ünübol,Gökben Hızlı Sayar,Kübra Ekşi,Zeynep Avşaroğlu,Büşra Barış,Şeyma Günaydın,Fatma Nur Dolu,Ezgi Yıldız,Nevzat Tarhan
JNBS, 2018, 5(3), p:156-164
The present study examines whether the Positive Psychology course, which is given for 14 weeks and 3 hours per week to students at a university in Istanbul. 417 students participated. The study assessed pre- to post-test modifications in personal and mental wellbeing, happiness, satisfaction of life, emotional and social intelligence, emotional expressions and attachment styles factors. The findings showed that significant differences between male and female gender in emotional and social intelligence. Interestingly, positive psychology course effects the participants negatively in happiness, well-being, and social intelligence, unlike in emotional expression. It was necessary to discuss these results in a new perspective. The point reached at the end of the Positive Psychology course was not a happier life. Also, if the increase in awareness causes someone to find a deeper meaning, then happiness and well-being will be decreased at the beginning.
Bu çalışmanın amacı, İstanbul’da bir üniversitede öğrencilere haftada 3 saat ve 14 hafta süreyle verilen Pozitif Psikoloji dersinin etkisinin olup olmadığını incelemektedir. 417 öğrenci katıldı. Çalışma, öznel ve mental iyi oluş, mutluluk, yaşam doyumu, duygusal ve sosyal zeka, duygudurum ve bağlanma stilleri faktörleri arasında test öncesi ve sonrası değişimleri değerlendirildi. Bulgular, duygusal ve sosyal zekâda erkek ve kadın cinsiyet arasında anlamlı farklılıklar olduğunu göstermiştir. İlginç bir şekilde, pozitif psikoloji dersi, duygusal ifadeden farklı olarak, katılımcıları mutluluğa, öznel iyi oluşa ve sosyal zekaya olumsuz yönde etki gösterdiği bulunmuştur. Bu sonuçları yeni bir bakış açısıyla tartışmak gerekiyordu. Pozitif Psikoloji dersinin sonunda ulaşılan nokta daha mutlu bir yaşam değildi. Başlangıçta ki mutluluk ve öznel iyi oluşta ki negatif etkinin, farkındalıkla kazanılan daha derin bir anlamın etkileri üzerinden değerlendirildi.
ISSN (Print) | 2149-1909 |
ISSN (Online) | 2148-4325 |
2020 Ağustos ayından itibaren yalnızca İngilizce yayın kabul edilmektedir.
In social interactions, the values we associate with observed actions can influence how we process others’ behaviors and the decisions we make. Some studies have suggested that different social contexts, and particularly the reward value of perceived actions can modulate motor system activity when observing others’ actions. However, sensitivity to reward magnitude has never been tested in the action observation system. Here we used electroencephalography (EEG) to investigate the independent effects of reward valence and magnitude on the mu rhythm, an index of the motor mirror system, while participants (N=23) passively observed actions that led to high or low rewards or losses. Behavioral measures of social approach/avoidance, theory of mind and empathy were also taken. Results showed that reward valence significantly modulated mu rhythm, where losses led to greater mu suppression, but reward magnitude had no effect. The findings also demonstrated a novel association between the specific reward-related modulation of the mu rhythm and social cognitive skills, particularly cognitive empathy and emotional reactivity. This study provides further evidence for the role of reward processing in the mirror motor system, and highlights the relationship between value-based action perception and social cognitive traits, implicating a role for the mirror system in social decision-making.