JNBS
Üsküdar Üniversitesi

ARTICLES

Original Article

Identification of perceptions and thoughts that can create psychological resistance to insulin use in type 2 diabetes mellitus patients

Turkish Title : Tip 2 diabetes mellituslu hastalarda insülin kullanımına psikolojikdirenç oluşturabilecek algı ve düşüncelerin saptanması

Ebru Kirli,Tonguc Demir Berkol,Hasan Mervan Aytac,Huseyin Yumrukcal,Habib Erensoy,Guliz Ozgen
JNBS, 2017, 4(2), p:53-62

DOI : 10.5455/JNBS.1497104734

Diabetes Mellitus (DM) is chronic, metabolic disease characterized by hyperglycemia. It has been widely observed that large proportion of patients show psychological resistance to the initiation of insulin treatment, and as a result they are exposed to many complications of diabetes. It was aimed to identify the perceptions and beliefs that cause psychological insulin resistance among Type 2 DM diagnosed patients, to determine relationship between sociodemographic data and these perceptions & beliefs. In research, 120 patients diagnosed with type 2 DM were included followed by outpatient clinic of Bursa Þevket Yýlmaz State Hospital Internal Medicine Unit. Patients were evaluated with socio-demographic information form, diabetes-related problem areas scale (PAID), insulin treatment assessment scale (ITAS), state and trait anxiety inventory (STAI), beck depression inventory (BDI). The average PAID score of patients is 63.75±13.88, BDI scores: 15.16±8.25, State Anxiety Inventory (SAI) subscale scores: 41.96±3.74, Trait Anxiety Inventory (TAI) subscale scores: 46.80±5.52. Correlation was found between age, duration of diabetes, sex, marital status, education level, employment status, type of treatment, the level of importance of blood sugar regulation, the difficulty level of blood glucose adjustment,complications, currently treatment for depression and certain items of ITAS. Similarly, relationship was found between certain items of ITAS and total PAID scores, SAI subscale scores, TAI subscalescores. As a result, it has been found that patients have psychological resistant to start insulin therapy and this is caused by large number of negative perceptions and thoughts. Cognitive interventions for perceptions and thoughts can reduce psychological resistance to insulin therapy.

Diyabetes Mellitus (DM), hiperglisemi ile karakterize, kronik, metabolik bir hastalıktır. Hastaların büyük bir bölümünün insülin tedavisinebaşlamaya psikolojik anlamda direnç gösterdiği yaygın olarak gözlemlenmekte, bu nedenle de diyabetin birçok komplikasyonuna maruzkaldıkları görülmektedir. Tip 2 DM tanısı almış hastalar arasındaki psikolojik insülin direncine neden olan algı ve inançları saptamak,bu düşünce ve algıların sosyodemografik verilerle ilişkisini belirlemek amaçlanmıştır. Araştırmaya, Bursa Şevket Yılmaz DevletHastanesi Dâhiliye Birimi Diyabet Polikliniğinden takip edilen Tip 2 DM tanılı 120 hasta dâhil edilmiştir. Hastalar; sosyodemografik bilgiformu, diyabetle ilgili sorunlu alanlar ölçeği (DİSA), insülin tedavisini değerlendirme ölçeği (İTAS) ile değerlendirilmiştir. Olguların%65’i (n=78) kadın, %35’i (n=42) erkektir. Olguların DİSA puanları ortalama 63.75±13.88, BDO puanları 15.16±8.25, DKÖ puanları41.96±3.74, SKÖ puanları ise 46.80±5.52’dir. ITAS’ın bazı maddeleri ile yaş, diyabet süresi, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi,çalışma durumu, tedavi çeşidi, kan şekeri ayarlamanın önem düzeyi, kan şekerini ayarlamada güçlük çekme düzeyleri, komplikasyongelişme durumu, şuan depresyon tedavisi alma durumu arasında ilişki olduğu saptanmıştır. Benzer şekilde bazı ITAS maddeleri ileDISA toplam puanı, DKÖ puanı ve SKÖ puanı arasında ilişki olduğu gözlenmiştir. Sonuç olarak hastaların insülin tedavisine başlamayapsikolojik direnç gösterdikleri, bu direncin çok sayıda olumsuz algı ve tutumlardan kaynaklandığı bulunmuştur. Algı ve düşüncelereyönelik kognitif müdahaleler insülin tedavisine olan psikolojik direnci azaltabilir


Original Article

Differences in men and women with bipolar-1 diagnosed patients

Turkish Title : Bipolar bozukluk tip 1 tanılı hastalarda kadın ve erkek farklılıkları

Tonguc Demir Berkol,Hasan Mervan Aytac,Serkan Islam,Huseyin Yumrukcal,Guliz Ozgen,Ilker Ozyildirim
JNBS, 2017, 4(2), p:72-76

DOI : 10.5455/JNBS.1497817534

The importance of gender on phenomenology and course of bipolar illness has been an increased focus of study over recent years. The purpose of present study was to examine whether gender differences exist in the sociodemographic characterictics, age of onset, severity of disease, number & type of episodes, symptomatology and treatment response of bipolar disorder. The life charts of 300 (193 female; 107 male) patients with BD type-I were evaluated retrospectively. BD diagnosis of patients was given by two experienced clinicians in accordance with DSM-IV-TR criteria. A semi-structured chart which was developed to assess sociodemographic and clinical features of patients and “mirror design” method was utilized for the assessment of patients’ response patterns to maintenance treatment. Bipolar women were significantly more likely to have history of (at least one) any mood episode than bipolar men. However no significant gender differences emerged in number of manic or mix episodes; whereas, women had more depressive episodes. Frequency of psychotic episodes (at least one episode during lifetime) was higher for men than women.. There was also no significant gender difference in terms of response to lithium and anticonvulsant maintenance treatment, mean episode severity and age of onset. The results of the present study show that some gender differences may be evident in patients with BD-I. In the highlight of that investigators studying bipolar disorder may need to consider gender as a variable for assessment and treatment strategies.

Cinsiyetin bipolar hastalığın fenomenolojisi ve seyri üzerine önemi son yıllarda artan bir çalışma odağı olmuştur. Bu çalışmanınamacı, cinsiyet farklılıklarının sosyodemografik özellikler, başlangıç yaşı, hastalığın şiddeti, episodların sayısı ve tipi,semptomatoloji ve bipolar bozukluğun tedaviye yanıtı üzerinde etkisinin var olup olmadığını incelemektir.Bipolar bozukluk tip-I’li300 (193 kadın, 107 erkek) hasta retrospektif olarak incelendi. Bipolar bozukluk tanıları DSM-IV-TR kriterlerine göre iki deneyimliklinisyen tarafından verildi. Hastaların sosyodemografik ve klinik özelliklerini değerlendirmek için geliştirilen yarı yapılandırılmışbir grafik ve sürdürüm tedavisine yanıt biçimlerini değerlendirmek için “ayna dizaynı” yöntemi kullanılmıştır. Bipolar kadınlardabipolar erkeklere göre herhangi bir duygudurum atak öyküsü (en az bir) olma ihtimali daha yüksekti. Bununla birlikte, manik veyakarışık atak sayısında anlamlı bir cinsiyet farklılığı ortaya çıkmamışken kadınlarda daha hazla depresif dönemler mevcuttu. Psikotikatak sıklığı (yaşam boyu en az bir dönem) erkeklerde kadınlardan daha yüksekti. Lityum ve antikonvülsan sürdürüm tedavisineyanıt, ortalama episod şiddeti ve başlangıç yaşı açısından cinsiyetler arasında anlamlı bir farkı yoktu. Bu çalışmanın sonuçları,BD-I’ li hastalarda bazı cinsiyet farklılıklarının görülebileceğini göstermektedir. Bipolar bozukluğu çalışan araştırmacılarındeğerlendirmede ve tedavi stratejilerinde cinsiyeti için bir değişken olarak kabul etmeleri gerekebilir


ISSN (Print) 2149-1909
ISSN (Online) 2148-4325

2020 Ağustos ayından itibaren yalnızca İngilizce yayın kabul edilmektedir.