ARTICLES
Original Article
Sexual problems in women wıth major depression or anxiety disorder
Turkish Title : Majör depresyon veya anksiyete bozukluğu tanılı hadın hastalarda seksüel problemler
Tonguç Demir Berkol,Yusuf Ezel Yıldırım,Ava Şirin Tav,Hanife Yılmaz Çengel,İlker Özyıldırım
JNBS, 2019, 6(1), p:39-43
Although Sexual Dysfunction (SD) is included in classification systems as a diagnostic of its own, it may both be associated with other medical conditions and often accompany other psychiatric disorders. SD is more common in females than males and the decrease in sexual desire is the most common sexual problem in females. Major comorbid psychiatric disorders are major depression (MD) and anxiety disorders (AD). A total of 68 female patients admitted to the psychiatry clinic were included in the study. Of these, 24 were with MD and 44 patients with AD (7 OCD, 16 PD, 20 GAD, 1 SAD). The diagnosis was made by a psychiatrist using SCID-I / CV. All patients were non-medicated. After the diagnostic interviews, detailed interviews were conducted by the psychiatrist in order to evaluate the sexual function. Arizona Sexual Experiences Scale Female Form (ASEX) was performed to all patients, and our study was performed retrospectively with file screening. When the MD and AD patients were compared in terms of demographic and clinical characteristics, it was found that MD patients were significantly younger than the patients with AD in terms of age. All items of ASEX had statistical significance between the two groups. In our study, the most frequently observed sexual problem in patients with MD and AD was found to be a decrease in sexual desire and it seems to support the studies done in the past. Although sexual dysfunction is common in both groups, sexual life in MD patients is more negatively affected than AD patients.
Cinsel İşlev Bozuklukları (CİB) başlı başına bir tanı olarak sınıflandırma sistemlerinde yerini almakla birlikte hem başka tıbbi durumlara bağlı ortaya çıkabilmekte hem de sıklıkla diğer psikiyatrik hastalıklara eşlik edebilmektedir. CİB kadınlarda erkeklerden daha sık görülmekte olup, yurtdışında yapılan çalışmalarda cinsel istekte azalma kadınlarda en sık görülen cinsel sorundur. Ülkemizde ise batı toplumlarından farklı olarak vajinusmus ilk sırayı almaktadır. CİB’na sık eşlik eden psikiyatrik bozukluklar arasında major depresyon (MD) ve anksiyete bozuklukları (AB) dikkati çekmektedir. Çalışmamıza psikiyatri polikliniğine gelen toplam 68 kadın hasta alındı. Bunların 24’ü MD’li ve AB 44 hastası (7 OKB, 16 PB, 20 YAB, 1 SAB) idi. Tanı SCID-I / CV kullanarak psikiyatrist tarafından konuldu. Bütün hastalar ilaçsızdı. Tanısal görüşmelerden sonra cinsel işlevin değerlendirilmesi için ek olarak psikiyatrist tarafından detaylı görüşmeler yapılmıştır. Tüm hastalara Arizona Cinsel Yaşantılar Ölçeği Kadın Formu (ASEX) testi yapıldı ve çalışmalarımız dosya tarama ile retrospektif olarak yapılmıştır. MD ve AB tanılı hastalar demografik ve kinik özellikleri olarak karşılaştırıldıklarında hasta yaşı açısından MD hastalarının, AB hastalarına göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha genç yaşta oldukları bulundu. ASEX’ in tüm maddeleri iki grup arasında istatistiksel anlamlılık içeriyordu. ASEX’in tüm maddeleri iki grup arasında istatistiksel anlamlılık içeriyordu. Çalışmamızda hem MD hem AB tanılı hastalarda en sık gözlenen cinsel sorun cinsel istekte azalma olarak bulunmuş olup geçmişte yapılan çalışmaları destekler görünümdedir. Cinsel disfonksiyon her iki grupta da sık olsa da, MD hastalarında cinsel yaşam AB hastalarına göre daha olumsuz etkilenmektedir
Original Article
Turkish Title : Agarofobili ve agarofobisiz panik bozukluğu hastalarının karşılaştırılması ve agarofobinin panik bozukluğu üzerine klinik etkisi
Tonguç Demir Berkol,Yusuf Ezel Yıldırım,Hanife Yılmaz Çengel,Ava Şirin Tav,Zengibar Özarslan,Habib Erensoy
JNBS, 2019, 6(1), p:44-48
Panic Disorder (PD) is an anxiety disorder characterized by spontaneous and unexpected panic attacks. Agoraphobia is the fear of being in a place or setting where escaping or receiving help may be difficult in case of a panic attack. Studies on the effect of the relationship between agoraphobia and PD on the disease process have shown that patients with PD accompanied by agoraphobia have earlier disease onset, more severe symptoms, a higher rate of comorbidity and chronicity, and a more negative prognosis in general. The purpose of this study was to compare sociodemographic and clinical characteristic of panic disorder patients with and without agoraphobia. The sample of the study consists of 100 patients who have applied to the psychiatry clinic of the Lutfi Kırdar Kartal Training and Research Hospital and who have been diagnosed with only PD or PD with agoraphobia by clinical interview (SCID-I) based on the DSM-IV. The sociodemographic data form, Clinical Global Impression Scale (CGIS), Global Assessment Scale (GAS), Beck Depression Inventory (BECK-D), Beck Anxiety Inventory (BECK-A), and Panic and Agoraphobia Scale were used for all patients. The incidence of agoraphobia accompanying PD was found to be 44% in our study. The PD with agoraphobia group had significantly worse results compared to the PD without agoraphobia group in terms of CGIS, GAS, and BECK-A scores. Also, the PD with agoraphobia group had a higher mean total PAS score and higher mean agoraphobic avoidance, anticipatory anxiety, disability, and functional avoidance (health concerns) sub-scale scores.
Panik Bozukluğu (PB) kendiliğinden ve beklenmedik panik nöbetleri ile giden bir anksiyete bozukluğudur. Panik ataklarının diğer hastalıklara eşlik etmesinin bu hastalıklardaki tedavi yanıtını olumsuz yönde etkilemekle beraber semptom şiddetini, komorbidite oranlarını ve intihar riskini arttırdığı da gösterilmiştir. Agorafobi, kaçınmanın güç olabileceği ya da panik nöbet halinde yardımın gelemeyebileceği yerler ya da durumlarda bulunmaktan korku duymaktır. Agorafobi ile PB ilişkisinin hastalık sürecine yönelik etkisi üzerine yapılan çalışmalarda Agorafobinin eşlik ettiği PB hastalarında hastalık başlangıç yaşının daha erken, epizodların daha uzun, belirtilerin daha şiddetli, eştanıların ve kronikliğin daha sık olduğu ve genel olarak prognozun daha olumsuz seyrettiği gösterilmiştir. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi psikiyatri polikliniğini ziyaret eden 100 hasta başta sadece PB veya agorafobili PB olarak tanı almıştır. Agorafobili olan PB grubunda KGİ, İGD, BECK-A puanları agorafobi olmadan PB grubundan anlamlı olarak daha olumsuz sonuçlar göstermekteydi. Buna karşılık iki grubun BECK-D puanları ise benzerdi. Ayrıca agorafobili olan grupta ortalama PAÖ toplam puanı ile panik atağı özellikleri, agorafobi/kaçınma davranışı, beklenti anksiyetesi, yeti yitimi ve sağlık konusunda endişe alt başlıkları puan ortalamaları da karşılaştırma grubuna göre daha yüksekti. Bizim çalışmamızda örneklem PB hastalarından oluşmakta olup PB’na eşlik eden Agorafobi sıklığı %44 olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada agorafobi ile birlikte olan ve olmayan panik bozukluğu hastalarının sosyodemografik ve klinik özelliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.
ISSN (Print) | 2149-1909 |
ISSN (Online) | 2148-4325 |
2020 Ağustos ayından itibaren yalnızca İngilizce yayın kabul edilmektedir.