Years
2018
Categories
Authors
- Alexander A. Nefodov (1)
- Aslı Aslan (1)
- Baris Metin (1)
- Bars Onen Unsalver (1)
- Batu Kaan Aksulu (1)
- Belkis Atasever Arslan (2)
- Bulent Devrim Akcay (1)
- Bulut Hüseyin (1)
- Büşra Barış (1)
- Ceren Sezen (1)
- Cumhur Tas (1)
- Cuneyt Ardic (1)
- Dilem Dinc (1)
- Duygu Akcay (1)
- Ece Demirhan (1)
- Eda Yilmazer (1)
- Elena A. Nefodova (1)
- Elliot C. Brown (1)
- Elmas Beyazyuz (1)
- Emine Akalin (1)
- Ezgi Yıldız (1)
- Fatih Ozen (2)
- Fatma Keskin Krzan (1)
- Fatma Nur Dolu (1)
- Gokcer Eskikurt (1)
- Guzin Zerenozturk (1)
- Gökben Hızlı Sayar (1)
- Halime Eda Yalçın (1)
- Hatice Yildiz Burkovik (1)
- Hazal Gur (1)
- Huseyin Ozan Tekin (1)
- Huseyin Unubol (1)
- Hüseyin Güleç (1)
- Hüseyin Ünübol (2)
- Igor F. Belenichev (1)
- Irem Can Esenkaya (1)
- Kübra Ekşi (1)
- Leyla Arslan (1)
- Makbule Çiğdem Aydemir (1)
- Mehmet Hamdi Orum (1)
- Mehmet Vatansever (1)
- Meltem Sunar (1)
- Meral Aydın (1)
- Mesut Karahan (1)
- Muhsin Konuk (1)
- Nevzat Tarhan (3)
- Nina V. Bukhtiyarova (1)
- Oguzhan Bekir Egilmez (1)
- Saadet Merih Cengel (1)
- Sayar Gökben Hızlı (1)
- Sergii N. Dronov (1)
- Sergii V. Levich (1)
- Sinem Zeynep Metin (1)
- Turker Tekin Erguzel (1)
- Zeynep Alpugan (1)
- Zeynep Avşaroğlu (1)
- Çakmak Buse (1)
- Çiğdem Kudiaki (1)
- Özten Eylem (1)
- Ünübol Hüseyin (1)
- Şeyma Günaydın (1)
ARTICLES
Original Article
Turkish Title : Sitikolin ve glukokortikosteroid kombinasyonunun merkezi sinir sisteminin deneysel demiyelinizan modeli koşullarındaki sinir koruyucu etkisi
Alexander A. Nefodov,Igor F. Belenichev,Elena A. Nefodova,Nina V. Bukhtiyarova,Sergii V. Levich,Sergii N. Dronov
JNBS, 2018, 5(3), p:131-136
Multiple sclerosis is a multifactorial, autoimmune, chronic inflammatory demyelinating disease of the central nervous system. Recent studies do not give possibility to estimate the contribution of neurodegenerative changes in neurological deficit of individual patient, to predict the disease development and the effectiveness of therapy. The goal of our research was to investigate methylprednisolone and citicoline co-administration effect to the processes of energy providing of the mitochondria of the cerebral cortex neurons in experimental allergic encephalomyelitis. Experiments were carried out on rats of both sexes weighing 150180 g. Experimental allergic encephalomyelitis was induced by a single subcutaneous inoculation of encephalitogenic mixture in complete Freund’s adjuvant. As material, we used brains. We studied markers of mitochondrial dysfunction and content of adenine nucleotides, lactate, malate, isocitrate, aspartate, pyruvate. We also studied the state of neurons, their area, RNA-content and proportion of apoptotic cells. Formation of experimental allergic encephalomyelitis (EAE) led to permanent disturbance of energy metabolism of brain. The administrations of methylprednisolone did not have a significant effect. Co-administration of methylprednisolone and citicoline exerted significant influence on some parameters of mitochondrial dysfunction and brain energy metabolism. We also found neuronal damage of sensorimotor cortex of experimental animals and to the neuroapoptosis activation. Administration of methylprednisolone resulted in direct neuroprotective effect. Combination of citicoline and methylprednisolone limit activity of unproductive anaerobic glycolysis and increases aerobic ATP synthesis reaction. Thus, the combination of citicoline and methylprednisolone does not affect the activity of malate aspartatic shunt in EAE conditions.
Multipl skeleroz çok bileşenli, otoimmün ve kronik inflamatuvar demiyelizan bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Yakın zamanda yapılan çalışmalar hasta bireylerdeki nörodejeneratif değişiklerin nörolojik bozukluklara katkısını, hastalığın gelişimi ve terapinin etkisinin nasıl olacağını tahmin etme olanağı vermiyor. Araştırmamızın amacı, deneysel alerjik ensafalomiyelitdeki metilprednizolon ve sitikolinin birlikte kullanılmasıyla oluşacak etkinin serebral korteks nöronlarının mitokondrilerine enerji sağlamasını incelemektir. Deneyler her iki cinsiyetteki 150-180 gram ağırlığındaki farelerle gerçekleştirilmiştir. Deneysel alerjik ensefalomiyelit, tam Freund adjuvanı içindeki ensefallojenik karışımının tek bir deri altından aşılaması ile indüklenmiştir. Materyal olarak beyni kullandık ve adenin nükleotidleri, laktat, malat, isositrat, aspartat, piruvat içerikleri ile mitokondriyel bozukluk belirteçleri üzerine çalıştık. Aynı zamanda nöronların durumunu, alanlarını, RNA içeriğini ve apoptotik hücrelerin oranını da inceledik. Deneysel alerjik ensefalomiyelit (DAE) oluşumu, beynin enerji metabolizmasının kalıcı olarak bozulmasına yol açmaktadır. Metilprednizolon uygulamalarının anlamlı bir etkisi bulunamamıştır. Metilprednizolon ve sitikolinin birlikte uygulanması, mitokondriyal bozukluk ve beyin enerjisi metabolizmasının bazı parametreleri üzerinde anlamlı bir etki göstermiştir. Ayrıca deney hayvanlarının sensorimotor korteksinde nöronal hasar ve nöroapoptoz aktivasyonu da bulunmuştur. Metilprednizolon uygulaması doğrudan sinir koruyucu etki ile sonuçlanmıştır. Sitikolin ve metilprednizolon kombinasyonu, işlevi olmayan anaerobik glikoz parçalanmasını sınırlamakta ve aerobik ATP sentez reaksiyonunu arttırmaktadır. Bu nedenle, sitikolin ve metilprednizolon kombinasyonu, DAE koşullarındaki malat aspartatik devrenin aktivitesini etkilememektedir.
Original Article
Effects of Estrogen on Kynurenine pathway and NF-kB in TNF-α Induced Neuroinflammation
Turkish Title : TNF-α aracılı nöroinflamasyonda östrojenin kinürenin yolu ve NF-kB üzerine etkileri
Halime Eda Yalçın,Batu Kaan Aksulu,Fatih Ozen,Belkis Atasever Arslan
JNBS, 2018, 5(3), p:137-139
Neuroinflammation involves glia activation, releasing of inflammatory mediators such as cytokines and chemokines, and formation of reactive oxygen and nitrogen species. It plays a central role in many neurodegenerative diases processes such as Alzheimer’s disease, Parkinson’s disease, dementia. Estrogen deprivation, commonly associated with aging, loss of learning and memory skills in postmenopausal women and Alzheimer’s disease. In this study, we studied effects of 17-ßestradiol on kynunerine pathway and NK-kB gene expression in neuroinflammation. According to our results, estrogen increased expression of kynunerinase gene and decreased IDO-1 gene expression after TNF-alpha incubation in differentiated SH-SY5Y cells. However, it did not change NF-kB gene expression.
Nöroinflamasyon, glia aktivasyonunu, sitokinler ve kemokinler gibi inflamatuar mediatörlerin salınmasını ve reaktif oksijen ve nitrojen türlerinin oluşumunu içerir. Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, demans gibi birçok nörodejeneratif hastalık sürecinde merkezi bir rol oynar. Genellikle yaşlanmayla ilişkili olan östrojen yoksunluğu, özellikle menopoz sonrası kadınlarda öğrenme kaybı ve hafıza becerileriyle ilişkilidir ve Alzheimer hastalıgi ile ilişkilidir. Bu çalışmada, 17-b östradiolun, kynunerine yolağı ve NF-kB gen ifadesi uzerine etkisini arastirdik. Elde ettiğimiz sonuçlara göre östrojen, farklılaşmış SH-SY5Y hücrelerinde TNF-alfainkübasyonu sonrası kinüreninaz geninin ekspresyon düzeyini arttırırken, IDO-1 gen ekspresyon düzeyini azalttı. Bununla birlikte, NF- kB gen ekspresyon seviyesini değiştirmedi.
Original Article
Social reward in action: Reward magnitude and valence effects on the EEG mu rhythm
Turkish Title : Eylem içerisinde sosyal ödüller: Ödül büyüklüğü ve değer etkisinin mü aktivitesi üzerine etkisi
Elliot C. Brown,Fatma Keskin Krzan,Gokcer Eskikurt,Cumhur Tas
JNBS, 2018, 5(3), p:140-149
Sosyal etkileşimlerde, gözlemlenen eylemlerle ilişkilendirdiğimiz değerler, başkalarının davranışlarını ve aldığımız kararları nasıl yorumladığımızı etkileyebilir. Bazı araştırmalar, farklı sosyal bağlamların ve özellikle de algılanan eylemlerin ödül değerinin, başkalarının eylemlerini gözlemlerken motor sistem aktivitesini düzenleyebileceğini öne sürmektedir. Bununla birlikte, ödül büyüklüğüne olan duyarlılık, eylem gözlem sistemi boyutunda hiçbir zaman test edilmemiştir. Burada, katılımcıların (N = 23) pasif olarak yüksek veya düşük ödüllere veya kayıplara yol açan eylemleri gözlemlerken, ödül ritim değerinin ve büyüklüğünün mu ritm üzerindeki bağımsız etkilerini ve motor ayna sisteminin bir endeksini araştırmak adına elektroensefalografi (EEG) kullandık. Sosyal yaklaşım / kaçınma, zihin teorisi ve empatinin davranışsal ölçümlemeleri de alınmıştır. Sonuçlar, ödül değerliliğinin, kayıpların daha büyük mu süpresyona yol açtığını, ancak ritmin büyüklüğünün etkili olmadığını ve mu ritmde önemli ölçüde modüle olduğunu gösterdi. Elde edilen bulgular, mu ritim ve sosyal bilişsel beceriler arasında, özellikle bilişsel empati ve duygusal reaktivite ile ilgili ödül ile ilgili modülasyon arasında yeni bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bu çalışma, ayna motor sistemindeki ödül işleme rolüne ilişkin daha fazla kanıt sunmakta ve değer bazlı eylem algısı ile sosyal bilişsel özellikler arasındaki ilişkiyi vurgulamakla birlikte toplumsal karar almada ayna sisteminin rolünü vurgulamaktadır.
Original Article
The relationship between childhood traumas and separation anxiety in adults
Turkish Title : Çocukluk çağı travmaları ile yetişkin ayrılma anksiyetesi arasındaki ilişki
Çakmak Buse,Sayar Gökben Hızlı,Ünübol Hüseyin,Bulut Hüseyin,Özten Eylem
JNBS, 2018, 5(3), p:150-155
It is known that the negative life events experienced in childhood are related to depressive disorder and anxiety disorders in adult life. Adult separation anxiety is a relatively new diagnosis classified under the title of anxiety disorders in DSM-5. The aim of this study is to investigate the possible relationship between adult separation anxiety and traumatic experiences in childhood since childhood trauma has been associated with many anxiety disorders. The study included 119 female and 113 male participants. Only individuals aged 20 years and older and who do not have a psychiatric illness history and mental limitations were included in the study. Sociodemographic Data Form, Separation Anxiety Symptom Inventory (SASI), Adult Separation Anxiety Questionnaire (ASAQ), and Childhood Trauma Scale (CTS) were given to the participants. The data were analyzed by using Independent Sample t Test, Multi-directional Variance Analysis and Tukey Test, Pearson Correlation Analysis and Chi-Square tests. A significant positive correlation was found between total score of ASAQ and Emotional Abuse, Emotional Neglect, Sexual Abuse, CTS total score. The presence of traumatic experiences in childhood was found to be associated with adult separation anxiety. However, more studies on this subject and follow-up studies with larger samples are needed.
Çocukluk çağında deneyimlenen olumsuz yaşam olaylarının yetişkin yaşamdaki depresif bozukluk ve anksiyete bozuklukları ile ilişkisi bilinmektedir. Yetişkin ayrılma anksiyetesi DSM-5 ile anksiyete bozuklukları sınıfına alınmış, görece olarak yeni bir tanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocukluk çağı travmalarının birçok anksiyete bozukluğu ile ilişkisi saptandığı için yeni tanı olarak yetişkin ayrılma anksiyetesi ile de çocukluk cağı travmatik yaşantıları arasındaki olası ilişkiyi araştırmak çalışmamızda amaçlanmıştır. Araştırmada 119 kadın, 113 erkek katılımcı yer almıştır. Sadece 20 yas ve üzerinde olan, psikiyatrik hastalık geçmişi olmayan, mental kısıtlılığı olmayan kişiler çalışmaya dahil edilmiştir. Katılımcılara Sosyodemografik Veri Formu, Ayrılma Anksiyetesi Belirti Envanteri (AABE), Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Ölçeği (YAAÖ), Çocukluk Çağı Travma Ölçeği verilmiştir(CTÖ). Veriler Bağımsız Örneklem t Testi, Çok Yönlü Varyans Analizi ve Tukey Testi, Pearson Korelasyon Analizi ve Ki-Kare testleri kullanılarak analiz edilmiştir. YAAÖ Toplam puanı ile Duygusal İstismar, Duygusal İhmal, Cinsel İstismar, CTÖ Toplam puanı arasında pozitif yönde anlamlı korelasyon tespit edilmiştir. Çocukluk cağında yaşanan örseleyici yaşantıların varlığı, yetişkin ayrılma anksiyetesi ile ilişkisi saptanmıştır. Ancak konuyla ilgili araştırmaların artması, daha geniş örneklemle yapılacak takip çalışmalarına ihtiyaç bulunmaktadır.
Original Article
Positive psychology course and its effect on well-beıng, social, and emotional intelligence
Turkish Title : Pozitif psikoloji eğitiminin iyi oluş hali ile sosyal ve duygusal zeka üzerine etkileri
Hüseyin Ünübol,Gökben Hızlı Sayar,Kübra Ekşi,Zeynep Avşaroğlu,Büşra Barış,Şeyma Günaydın,Fatma Nur Dolu,Ezgi Yıldız,Nevzat Tarhan
JNBS, 2018, 5(3), p:156-164
The present study examines whether the Positive Psychology course, which is given for 14 weeks and 3 hours per week to students at a university in Istanbul. 417 students participated. The study assessed pre- to post-test modifications in personal and mental wellbeing, happiness, satisfaction of life, emotional and social intelligence, emotional expressions and attachment styles factors. The findings showed that significant differences between male and female gender in emotional and social intelligence. Interestingly, positive psychology course effects the participants negatively in happiness, well-being, and social intelligence, unlike in emotional expression. It was necessary to discuss these results in a new perspective. The point reached at the end of the Positive Psychology course was not a happier life. Also, if the increase in awareness causes someone to find a deeper meaning, then happiness and well-being will be decreased at the beginning.
Bu çalışmanın amacı, İstanbul’da bir üniversitede öğrencilere haftada 3 saat ve 14 hafta süreyle verilen Pozitif Psikoloji dersinin etkisinin olup olmadığını incelemektedir. 417 öğrenci katıldı. Çalışma, öznel ve mental iyi oluş, mutluluk, yaşam doyumu, duygusal ve sosyal zeka, duygudurum ve bağlanma stilleri faktörleri arasında test öncesi ve sonrası değişimleri değerlendirildi. Bulgular, duygusal ve sosyal zekâda erkek ve kadın cinsiyet arasında anlamlı farklılıklar olduğunu göstermiştir. İlginç bir şekilde, pozitif psikoloji dersi, duygusal ifadeden farklı olarak, katılımcıları mutluluğa, öznel iyi oluşa ve sosyal zekaya olumsuz yönde etki gösterdiği bulunmuştur. Bu sonuçları yeni bir bakış açısıyla tartışmak gerekiyordu. Pozitif Psikoloji dersinin sonunda ulaşılan nokta daha mutlu bir yaşam değildi. Başlangıçta ki mutluluk ve öznel iyi oluşta ki negatif etkinin, farkındalıkla kazanılan daha derin bir anlamın etkileri üzerinden değerlendirildi.
Original Article
Turkish Title : Antipsikotik tedavi öyküsü olmayan şizofreni tanılı hastalarda serumdaki beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF) düzeylerinin araştırılması
Oguzhan Bekir Egilmez,Mehmet Hamdi Orum,Elmas Beyazyuz,Makbule Çiğdem Aydemir
JNBS, 2018, 5(3), p:165-171
BDNF is a member of the neurotrophic family that promotes the development, regeneration, sustaining and maintenance of neuron function in the central nervous system. BDNF modulates neurotransmitter synthesis, metabolism and neuronal activity and is also involved in the development of dopaminergic-related systems, and the mesolimbic dopamine systems. In this study we aimed to investigate the possible differences of serum brain-derived neurotrophic factor (BDNF) levels between the drug-naive patients with schizophrenia and healthy controls. Serum BDNF levels were determined in the serum of 35 drug-naive patients diagnosed as schizophrenia according to SCID-I and DSM-IV-TR criteria and 35 healthy controls subjects matched for gender and age. The schizophrenia symptomatology was assessed by the positive and negative syndrome scale (PANSS). The results showed that BDNF levels were significantly lower in drug-naive patients with schizophrenia than in healthy control subjects (p=0.000). There was a significant difference in BDNF levels between disorganized and paranoid (p = 0.000), disorganized and undifferentiated schizophrenia (p = 0.000) subtypes. There was no significant difference in BDNF levels between the undifferentiated and paranoid schizophrenia subtypes (p = 0.081). The relationship between PANSS scores and subscale scores and serum BDNF levels was not found to be significant (p>0.05). The relationship between general assessment of functionality scores and serum BDNF levels was examined and there was a positive correlation between them (p = 0.07, r = 0.445). Our findings showed decreased BDNF serum levels in a sample of drug-naive patients with schizophrenia. Lower serum levels of BDNF in a sample of drug-naive patients with schizophrenia are consistent with the hypothesis that a deficit in this neurotrophic factor may contribute to the structural and functional alterations of brain underlying in the initial phase of schizophrenia suggesting that neurodevelopmental disturbances may be involved in the pathogenesis of schizophrenia.
Beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF) santral sinir sisteminde en geniş dağılımı gösteren nörotrofik faktördür. Santral sinir sistemindeki nöronların gelişimine, rejenerasyonuna ve korunmasına yardımcı olur. Nörotransmitterlerin sentezini, metabolizmasını ve nöronal aktivitesini düzenler; ayrıca dopaminle ilişkili sistemlerin ve mezolimbik dopamin sisteminin gelişimiyle ilişkilidir. Bu çalışmada daha önce tedavi almamış şizofreni hastaları ile sağlam kontrol grubunun serum BDNF düzeyleri arasındaki olası farklılıkların araştırılması amaçlanmıştır. SCID-I ve DSM-IV-TR kriterlerine göre şizofreni tanısı alan daha önce antipsikotik tedavi almamış 35 şizofreni tanılı hasta ile yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş 35 kişiden oluşan sağlıklı kontrol grubunun serum BDNF düzeyleri karşılaştırıldı. Şizofreni semptomatolojisi, pozitif ve negatif sendrom ölçeği (PANSS) ile değerlendirildi. Sonuçlar, BDNF düzeylerinin şizofreni hastalarında sağlıklı kontrol deneklerine göre anlamlı olarak daha düşük olduğunu gösterdi (p = 0.000). Dezorganize ve paranoid (p = 0.000), dezorganize ve farklılaşmamış şizofreni (p = 0.000) alt tipleri arasında BDNF düzeylerinde anlamlı bir farklılık vardı. Farklılaşmamış ve paranoid şizofreni alt tipleri arasında BDNF düzeylerinde anlamlı fark yoktu (p = 0.081). PANSS skorları ile alt ölçek puanları ve serum BDNF düzeyleri arasındaki ilişki anlamlı bulunmadı (p> 0.05). Fonksiyonel skorların genel değerlendirmesi ile serum BDNF düzeyleri arasındaki ilişki incelendi ve aralarında pozitif korelasyon bulundu (p = 0.07, r = 0.445). Bulgularımız antipsikotik tedavi almamış şizofreni hastalarının düşük BDNF seviyelerine sahip olduklarını göstermiştir. Antipsikotik ilaç öyküsü olmayan şizofreni hastalarında saptanan düşük BDNF serum düzeyleri, bu nörotrofik faktörle ilgili bir sorunun, şizofreninin başlangıç evresinde yatan beynin yapısal ve fonksiyonel değişikliklerle ilişkisi olabileceği hipotezi ile tutarlıdır.
Original Article
Turkish Title : Görsel ve sözel modalitede bellek ve öğrenme performanslarının 50 yaş ve üstü Türkiye örnekleminde karşılaştırması: 3K3Ş, Mantıksal bellek testi
Çiğdem Kudiaki,Aslı Aslan,Dilem Dinc
JNBS, 2018, 5(2), p:72-81
Weschler Memory Test (WMS) is one of the most important tests to distinguish normal aging from cognitive impairment. Logical Memory Test is the subtest in the WMS. The Three Words and Three Shapes (3W3S) test is a frequently used memory and learning test in our country. 3W3S has both visual and verbal modalities and it is also short and easy to use. This test allows us to easily distinguish normal aging from other dementias. In this study, normative data were collected for both tests. The aim of the study is to identify normative values of our country using the two subtests with new addition of recognition and cue recall subtests to the Logical Memory subtest. In this study we have 389 participants and their ages are 50 years and above. According to the results, it was found that both the 3W3S and the Logical memory Test performances were predicted by age, gender and education variables. Apparently, the scores of the 3W3S subtests for both shapes and words sections and Logical Memory Tests decrease when age increase and education level decrease.
Normal yaşlanmayı bilişsel bozulmanın oluştuğu hastalıklardan ayırt etmeyi sağlayan en önemli testlerden birisi de Weschler Bellek Testi’nin (WMS) İşitsel Bellek İndex bölümünde yer alan Mantıksal Bellek alt testidir. Üç kelime üç şekil (3K3Ş) testi de görsel modalitede hem sözel hem de görsel bilgiyi değerlendirmesi, ayrıca kısa olması ve kullanım kolaylığı sağlaması nedeniyle ülkemizde sık kullanılan bir bellek ve öğrenme testidir ve bu test de normal yaşlanmayı diğer demanslardan kolaylıkla ayırt edebilmemizi sağlar. Bu araştırmada hem her iki testin de normatif datası toplanmıştır hem de Mantıksal Bellek alt testine tanıma ve ipuçlu hatırlama alt testleri eklenerek bu iki alt teste dair ülkemize ait normatif değerlerin oluşturulması hedef alınmıştır. Çalışma 50 yaş ve üzeri toplam 389 sağlıklı katılımcıdan oluşmuştur. Yapılan Lineer Regresyon analizi sonuçlarına göre katılımcıların kaç yıl eğitim aldıkları yaşları ve cinsiyetlerinin hem 3K3Ş Testini hem de Mantıksal bellek testlerini yordadığı bulunmuştur. Buna göre katılımcıların eğitim süreleri azaldıkça ve yaşları arttıkça 3K3Ş alt testlerinden şekil ve kelime bölümlerinden ve Mantıksal Bellek Testlerinden aldıkları puanlar da azalmaktadır.
Original Article
Turkish Title : Somatoform ağri bozukluğunda zihin kurami işlevinin aleksitimi ve bağlanma biçemleri arasindaki ilişkisi
Hüseyin Ünübol,Hüseyin Güleç
JNBS, 2018, 5(2), p:82-91
There is sparse information available in the literature regarding attachment styles and theory of mind functions with somatoform pain disorder. Thus, the aim of the present study is to investigate the relation between somatoform pain disorder and attachment styles, theory of mind functions and alexithymia. Thirty consecutive somatoform pain disorder patients and age, education level and gender ratio matched 30 controls enrolled for the study. SCID-I Structured Clinical Therapy Patient Form, Adult Attachment Scale (AAS), Toronto Alexithymia Scala (TAS-20) Reading Mind from the Eyes Turkish Form (Eyes Test) procedures were applied to the somatoform pain disorder patients that are investigated. According to results; scores of somatoform pain disorder patients with regards to AAS avoidant subscale score, Difficulty Describing Feelings subscale, Difficulty Identifying Feeling subscale, Externally-Oriented Thinking subscale, total Alexithymia Scale scores have been found significantly higher than that of controls (p<0.05, p<0.001, p<0.001, p<0.001, p<0.001); Eyes Test scores, AAS close and depend subscale scores revealed significantly lower scores than that of control (p<0.001, p<0.05, p<0.05). Eyes Test scores are found to be significantly correlated with AAS avoidant subgroup scores and pain severity (p<0.05). Somatoform pain disorder patients revealed avoidant attachment and less secure and dependent characteristics more than the healthy controls. In this patients, avoidant attachment style is categorically more apparent. Their theory of mind functions have been affected significantly and this effect has been found to be correlated with avoidant attachment style and pain severity. These results indicate that developmental factors might be important in clinical manifestation of Somatoform pain disorder.
Somatoform ağrı bozukluğu (AB)’nun bağlanma ve zihin kuramı işlevleri hakkında bilgiler sınırlıdır. Bu çalışmanın amacı, somatoform ağrı bozukluğu hastalarını zihin kuramı becerileri, bağlanma ve aleksitimi açısından değerlendirmek ve aralarındaki ilişkileri ortaya koymaktır. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Polikliniği’ne başvuran hastalardan tanı ölçütlerini dolduran 30 AB hastası ve yaş ve cinsiyet açısından eşleştirilmiş 30 kontrol grubu çalışmaya dahil edildi. AB grubuna SCID-I Yapılandırılmış Klinik Görüşmesi Hasta Formu, Erişkin Bağlanma Biçemi Ölçeği (EBBÖ), Toronto Aleksitimi Ölçeği (TAÖ-20), Gözlerden Zihin Okuma Testi (Gözler Testi) uygulandı. Sonuçlara göre, AB grubunun EBBÖ kaçıngan alt grup puanları, TAÖ-20 duygularını tanımada güçlük puanları, söze dökmede güçlük skorları, dışa-dönük düşünme skorları ve toplam skor kontrollere göre anlamlı derecede yüksek (sırasıyla, p<0.05, p<0.001, p<0.001, p<0.001, p<0.001); Gözler testi, EBBÖ güvenli ve bağımlı alt grup puanları arasında anlamlı derecede düşük (sırasıyla, p<0.001, p<0.05, p<0.05) bulundu. Gözler testi ile EBBÖ kaçıngan biçemi ve ağrı şiddeti arasında doğru orantılı bir biçimde (p<0.05) ilişki bulundu. AB olguları sağlıklı kontrollere göre kaçıngan bağlanma özellikleri gösterirken, daha düşük güvenli ve bağımlı bağlanma özellikleri göstermektedir. Aleksitimi skorlarının toplamı ve tüm alt kategorik puanları kontrollere göre daha yüksektir. Alt boyut olarak kaçıngan bağlanma biçemi daha belirgindir. Zihin kuramı işlevlerinde belirgin etkilenme mevcuttur bu etkilenme kaçıngan bağlanma biçemi ve ağrı şiddeti ile ilişkili bulunmuştur. Bu bulgular gelişimsel faktörlerin AB’nin klinik görünümünde katkıda olabileceğini göstermektedir.
Original Article
Turkish Title : Nöroblastoma hücrelerinde Momordica Charantia ekstresinin sitotoksisitesi, total fenolik ve flavonoid İçeriği
Hazal Gur,Fatih Ozen,Emine Akalin,Belkis Atasever Arslan
JNBS, 2018, 5(2), p:92-96
Momordica charantia has various bioactive compounds. In this study cytotoxic effects of the root, seed, leaf and fruit parts of the plant against neuroblastoma cells were investigated. Also total phenolic and flavonoid contents of different parts of Momordica charantia extract. According to cytotoxicity results, higher concentrations of all parts of Momordica charantia showed similar cytotoxicity against SH-SY5Y neuroblastoma cells. However, cytotoxicity of the root extract was higher than 50% in 500 µg/ml concentration, and also at the same concentration induces proliferation of ECV304 control cells. According to our results, the leaf part of Momordica charantia plant is rich with flavonoid and phenolic contents. However, its cytotoxic effect on SH-SY5Y cells is lower than the root extract. Also, while Momordica charantia root extract increased Akt1 gene expression, it decreased expression levels of BAD and caspase-3 genes in these cells. In conclusion, Momordica charantia root extract can induces apoptosis through p38 MAPK pathway in SH-SY5Y cells by considering the results.
Momordica charantia ekstresi çok sayıda biyoaktif maddelere sahiptir. Bu çalışmada, bitkinin kök, tohum, yaprak ve meyve kısımlarının nöroblastoma hücrelerine karşı sitotoksik etkileri ve bu ekstrelerin toplam fenolik ve flavonoid içeriği araştırılmıştır. Sitotoksisite sonuçlarına göre, Momordica charantia ekstresi tüm bölümlerinin yüksek konsantrasyonlarda, SH-SY5Y nöroblastoma hücrelerine karşı benzer düzeylerde sitotoksisite göstermiştir. Bununla birlikte, kök ekstresinin sitotoksisitesi, 500 ug / ml konsantrasyonda % 50'den fazladır ve aynı konsantrasyonda ECV304 kontrol hücrelerinde proliferasyona yol açtığı bulunmuştur. Çalışma sonuçlarına göre, Momordica charantia bitkisinin yaprak kısmı flavonoid ve fenolik içerik bakımından zengindir. Ancak, yaprak ekstresi SH-SY5Y hücrelerine karşı kök ekstresine göre daha düşük sitotoksisite göstermiştir. Ayrıca, Momordica charantia kök ekstresi SH-SY5Y hücrelerinde Akt1 gen ekspresyonunu arttırırken, BAD ve kaspaz-3 genlerinin ekspresyon seviyelerini azalttı. Bulunan sonuçlara göre, Momordica charantia kök ekstresi, SH-SY5Y nöroblastoma hücrelerinde p38 MAPK sinyal yolağı üzerinden apoptoza yol açabilir.
Original Article
Reliability and validity of the Turkish version of the ADHD DSM Scale
Turkish Title : DEHB DSM ölçeğinin Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması
Baris Metin,Zeynep Alpugan,Hatice Yildiz Burkovik,Saadet Merih Cengel,Eda Yilmazer,Meral Aydın,Meltem Sunar,Irem Can Esenkaya,Leyla Arslan,Sinem Zeynep Metin,Nevzat Tarhan
JNBS, 2018, 5(1), p:3-7
The aim of this study was to examine the validity and the reliability of the Turkish version of ADHD DSM scale. ADHD DSM Scale was applied in a sample of 225 persons. Simultaneously Attention Deficit Hyperactivity Disorder Self-report Scale (ASRS) scale was also applied and DİVA interview was used to ascertain the diagnosis in 45 indiviuals with suspected ADHD. The reliability, concurrrent validity and construct validity which is detected by factor analysis was found to be adequate. The Turkish Version of ADHD DSM Scale is a reliable and valid tool for scanning ADHD symptoms in adults.
Bu çalışmada DEHB DSM ölçeği’nin Türkçe formunun geçerliliği ve güvenilirlik analizi yapılmıştır. DEHB DSM ölçeği 225 kişiye uygulanmıştır. Eş zamanlı olarak bütün katılımcılara ASRS DEHB ölçeği ve 45 katılımcıya DIVA klinik görüşme envanteri uygulanmıştır. Ölçeğin güvenilirliği, eşzamanlı geçerliliği ve faktör analizi ile tespit edilen yapı geçerliliği yeterli düzeyde bulunmuştur. DEHB DSM ölçeğinin Türkçe versiyonu erişkinde DEHB bulgularını taramak için kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir araçtır.
ISSN (Print) | 2149-1909 |
ISSN (Online) | 2148-4325 |
2020 Ağustos ayından itibaren yalnızca İngilizce yayın kabul edilmektedir.
In social interactions, the values we associate with observed actions can influence how we process others’ behaviors and the decisions we make. Some studies have suggested that different social contexts, and particularly the reward value of perceived actions can modulate motor system activity when observing others’ actions. However, sensitivity to reward magnitude has never been tested in the action observation system. Here we used electroencephalography (EEG) to investigate the independent effects of reward valence and magnitude on the mu rhythm, an index of the motor mirror system, while participants (N=23) passively observed actions that led to high or low rewards or losses. Behavioral measures of social approach/avoidance, theory of mind and empathy were also taken. Results showed that reward valence significantly modulated mu rhythm, where losses led to greater mu suppression, but reward magnitude had no effect. The findings also demonstrated a novel association between the specific reward-related modulation of the mu rhythm and social cognitive skills, particularly cognitive empathy and emotional reactivity. This study provides further evidence for the role of reward processing in the mirror motor system, and highlights the relationship between value-based action perception and social cognitive traits, implicating a role for the mirror system in social decision-making.