Years
2016
Categories
Authors
- Akam Ali Saeed (1)
- Alper Evrensel (1)
- Baris Metin (1)
- Barış Önen Ünsalver (1)
- Cemil Can Saylan (1)
- Dushad Ram (1)
- Haluk Gülmez (1)
- Hina Mir (1)
- Kaan Yılancıoğlu (1)
- Levon Antikacioglu (1)
- Muhammad Akram Riaz (1)
- Muhammad Sami Bilal (1)
- Naila Batool (1)
- Nevzat Tarhan (2)
- Rebeen Saeed (1)
- Sarbast Hamid (1)
- Sudharani P Naik (1)
- Vikas Naik (1)
- Zana Mohammed (1)
ARTICLES
Editorial
Turkish Title : Bu Sayı Hakkında
Baris Metin
JNBS, 2016, 3(3), p:91-91
-
-
Original Article
Classification of Schizophrenia and Bipolar Disorder by Using Machine Learning Algorithms
Turkish Title : Bipolar Bozukluk veŞizofreni Hastalığının Makine Öğrenmesi Algoritmaları Kullanılarak Sınıflandırılması
Cemil Can Saylan,Kaan Yılancıoğlu
JNBS, 2016, 3(3), p:92-95
Data mining based investigations of disease mediating factors and related potential diagnostic biomarkers using genomic information obtained from gene expression analysis tools become very informative and useful. In the present study, public Gene Expression Omnibus (GEO) genome wide expression dataset (ID: GSE12654) consisting of schizophrenia, bipolar disorders patients besides normal groups were analyzed by using different classification algorithms including kNN, naïve bayes and decision tree. A set of most differentially expressed genetic features (p
Gen ifadesi çalışmaları sonucunda elde edilen genomik bilgiler, data madenciliği temelli çalışmalarda, hastalık oluşturucu faktörlerin ve bu hastalıklar ile ilişkili potansiyel teşhis biomarkörlerinin bulunması açısından oldukça kullanışlı ve bilgi vericidir. Bu çalışmada, Gene Expression Omnibus (GEO) veri bankasından alınmış, tüm genom ekspresyon verisi (ID: GSE12654) kulllanılmıştır. Veri normal grupların yanısıra, bipolar ve şizofreni hastalarının gen ifadesi bilgisini içermektedir. kNN, naïve bayes ve decision tree bilgisayarlı öğrenme algoritmaları kullanılarak veri analizi gerçekleştirilmiştir. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde (p<0.05) farklı eksprese olmuş bir grup gen kullanılarak klasifikasyon yapılmıştır ve gruplar yüksek doğruluk oranında tahmin edilmiştir. Genom tabanlı teşhiş biyomarkörlerinin bulunması açısından, veri madenciliği tekniklerinin yararlı ve uygulanabilir olduğu görülmektedir.
Original Article
Psychosocial Correlates of Behavioural Problems in Children with ADHD in Special Schools in Pakistan
Turkish Title : Pakistan’daki Özel Okullarda Okuyan Adhd’li (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) Çocuklardaki Davranış Problemlerinin Psikososyal Bağlantıları
Hina Mir,Muhammad Akram Riaz,Muhammad Sami Bilal,Naila Batool
JNBS, 2016, 3(3), p:96-100
Objective: To determine the psychosocial correlates of behavioural problems in children with ADHD. Moreover to determine gender differences in psychosocial correlates of behavioural problems in children with ADHD.
Methods: Total 300 children with ADHD including 150 males and 150 females children were selected in different cities of Pakistan. Purposive sampling technique was applied for collection of data. Multidimensional Scale of Perceived Social Support, WHO Quality of Life Scale and Strengths and Difficulties Questionnaire were used. Descriptive statistics, Pearson correlation and independent sample t-test were applied for hypotheses testing. SPSS software version 20 was used for data analysis.
Results: Results revealed that social support and quality of life were negatively related with behavioural problems among children with ADHD. Gender differences revealed that male ADHD children were higher on behavioural problems as compared to female that were higher on social quality of life.
Conclusion: The study concludes that social support and quality of life have negative association with behavioural problems among children with ADHD. By providing better social support and quality of life mental health of ADHD children can be increased and behavioural problems can be reduced in them.
ADHD’li çocuklardaki davranış problemlerinin psikososyal yönlerini ve bu özelliklerle bağlantılı cinsiyet farklılıklarını belirlemek amacıyla Pakistan’ın farklı şehirlerinden 150’si erkek, 150’si kız olmak üzere toplam 300 ADHD’li çocuk seçilmiştir. Verilerin toplanması için amaçlı örnekleme tekniği uygulanmıştır. Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği, WHO Yaşam Kalite Ölçeği ile Güçler ve Güçlükler Anketi kullanılmıştır. Hipotez denemesi için betimleyici istatistikler, Pearson korelasyonu ve bağımsız grup T testine başvurulmuştur. Veri analizi için SSPS (Sosyal Bilimler İstatistik Programı) yazılımının 20. versiyonu kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar, sosyal destek ve yaşam kalitesinin ADHD’li çocuklardaki davranış problemleriyle ters korelasyonlu olduğunu göstermiştir. Cinsiyet farklılıkları, ADHD sorunu olan erkek çocuklardaki davranış problemlerinin sosyal yaşam kalitesi daha iyi olan kız çocuklarına oranla daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Yapılan bu çalışma, sosyal destek ve yaşam kalitesi ile ADHD’li çocukların sergilediği davranış problemleri arasında negatif ilişki olduğu sonucunu çıkarmıştır. Buna göre, daha iyi bir sosyal destek ve yaşam kalitesi temin edilmesi halinde ADHD’li çocukların zihin sağlığı geliştirilebilir ve yaşadıkları davranış problemleri aza indirgenebilir
Review Article
On Culture, Biases, Brain Washing, Behavior Changing, Public Opinion and Similar
Turkish Title : Kültür, Önyargı, Beyin Yıkama, Davranış Değiştirme, Kamuoyu ve Benzerleri Hakkında
Levon Antikacioglu,Nevzat Tarhan
JNBS, 2016, 3(3), p:110-115
This is an approach proposal to the assessment and extinction predictability, through a “Brain electro-Activity Map” to Culture, Biases, Brain Washing, Behavior Changing, Public Opinion and similar.
In this paper, we tried to propose an approach through a “Brain Electro Activity Map” to predict the assessment and modification possibility of Culture, Biases, Brain Washing, Behavior Changing, Public Opinion and similar. Because according our opinion, technically there is not any Neuro-Physiological difference between their acquisition and extinction.
We introduced some new concepts which are “flexophrenia-sclerophrenia” and “facilitated and automated connectomes” which are always in need of expression-activity with strongly invasive components.
Then by the combination of the above three concepts, with the well-known old “need of stimulation” (which is an implicit form of accepting the presence of a ”need of activity-expression”), we asserted that all the above mentioned behavioral patterns’ onsets, durations, resistances, changes, can be approached, predicted and changed, in a similar way to each other’s and, can be traced as well, through the implementation of the “Brain Electro Activity Map”
Bu makale, oluşturulabilecek bir “Beyin Elektro Aktivitesi Haritası” vasıtasıyla, Kültür, Peşin Hüküm, Beyin Yıkama, Davranış Değiştirme, Kamuoyu ve benzeri konuların oluşturulması, sönmesi ve öngörülebilmesi konularına bir yaklaşım hakkındadır. Yazıda, oluşturulacak bir “Beyin Elektro Aktivitesi Haritası” vasıtasıyla yaklaşımı önermemizin sebebi, kanaatimize göre, bunlar arasında Nöro Fizyolojik mekanizma açısından teknik olarak, onların edinimleri ve sönmeleri konusunda, herhangi bir farkın olmadığı kanaatinde olmamızdandır. Bu arada, “fleksofreni-sklerofreni” ile, güçlü bir şekilde istilacı komponentlere sahip olan ve her daim kendini ifade etme ihtiyacında olan “kolaylaştırılmış otomatik konnektomlar” gibi yeni kavramları da ortaya attık. Böylelikle, yukardaki kavramların ve, çok iyi bilinen “uyarılma ihtiyacı” (ki aslında aktivite ve ifade ihtiyacının zımmi ifadesinden başka bir şey değildirler.) olgusunun kombinasyonları ile, yukarda adı geçen kavramların hepsinin de, oluşumları, sönmeleri, tamamen yok olmaları, ve tüm bunların öngörülebilmelerinin, mümkün olabileceğini ileri sürmeyi önerdik.
Case Report
A 72 Year Old Man with Isaacs' Syndrome: A Rare Entity with Different Outcomes
Turkish Title : 72 Yaşındaki Isaac Sendrom’lu Adam: Farklı Sonuçları Olan Nadir Bir Olay
Akam Ali Saeed,Rebeen Saeed,Zana Mohammed,Sarbast Hamid
JNBS, 2016, 3(3), p:116-118
Neuromyotonia is a neuromuscular hyperexitability disorder characterized by muscle stiffness caused by continuous muscle fiber activity. It is an immune mediated disorder with elevated antibody level against presynaptic, voltage gated potassium channels, either as isolation or as a paraneoplastic process. Symptoms usually include muscle twitching during rest (myokymia), cramps, peudomyotonia (delayed relaxation), increased sweating, and sometimes motor weakness. In this case report, we present a seventy two year old man who presented with pain in both thighs for one month. It gradually became worse to involve feet and chest. His brain CT scan showed features of brain atrophy. EMG showed fasciculation along neuromyotonic discharges with characteristic wave in frequency and amplitude typical of Isaacs syndrome. Potassium channel antibodies were very high. Diagnosis of Isaacs syndrome was made. He was followed up for two months with treatment by three day course of methyl prednisolone followed by oral steroid and methotrexate with much improvement. This is the first case of Isaacs syndrome in Kurdistan.
Nöromiyotoni, sürekli kas lifi hareketinden kaynaklı kas gerginliğiyle kendini belli eden nöromüsküler bir hipereksitilabite bozukluğudur. Bu rahatsızlık, voltaja duyarlı, presinaptik potasyum kanallarına karşı gerek izolasyon gerekse paraneoplastik bir süreç görevi üstlenen yüksek antikor seviyesine sahip immün aracılı bir bozukluktur. Belirtileri arasında kasların rahatlama hareketi esnasında kas çekilmesi (miyokimi), kramplar, psödomiyotoni (kas gevşemesinde gecikme), aşırı terleme ve bazen de kas güçsüzlüğü sayılabilir. Bu olgu sunumnda, bir ay boyunca her iki uyluğunda ağrı tespit edilen yetmiş iki yaşında bir erkek hastayı incelemekteyiz. Buna göre hastalık, ayaklara ve göğüs bölgesini de içine alacak şekilde git gide kötüleşmiş durumdaydı. Çekilen beyin tomografisinde, beyin atrofisi olduğu ortaya çıkmıştı. EMG sonuçları, tipik Isaacs Sendromu belirtisi olan karakteristik dalga sıklığı ve genişliği tespitiyle bağlantılı olarak nöromiyotonik boşalımlar boyunca fasikülasyon (kas seğirmesi) bulgusuna işaret etmekteydi. Ayrıca, potasyum kanalı antikor miktarı oldukça yüksek seviyedeydi. Sonuç olarak hastaya Isaacs Sendromu teşhisi kondu. Hasta iki ay boyunca üç günlük süreyle önce metil prednizolon, sonrasında da oral steroid ve metotreksat tedavisi uygulanarak takip altına alında ve bu süre zarfında hastanın durumunda önemli ölçüde iyileşme gözlemlendi. Bu klinik olay, Irak Kürdistan’da kaydedilen ilk Isaacs Sendromu vakasıdır.
Case Report
Hyperglycaemic Dissociative Fugue in an Elderly- A Rare Case Report
Turkish Title : Yaşlı Bir İnsanda Hiperglisemik Disosiyarif Füg – Nadir Görülen Bir Olgu Sunumu
Sudharani P Naik,Dushad Ram,Vikas Naik
JNBS, 2016, 3(3), p:119-121
This case report highlights the role of hyperglycaemia in a dissociative syndrome that may be overlooked by physicians, until it results in significant consequences. Traditionally dissociation is considered as an escape from overwhelming distress with partial or complete loss of control on voluntary actions or alienation of oneself or external world. Possible biological factors implicated in pathogenesis include reduced perfusion in inferior prefrontal and anterior temporal regions in the right hemisphere and abnormal functioning of the Hypothalamo-Pituitary-Adrenal dysfunction, Glutamate/N-Methyl-D-Aspartate (NMDA) receptor, Serotonin (5-HT2a, 5-HT2c), Gama-Amino Butyric Acid (GABA), and Opioid receptors.
Yeteri kadar kontrol edilmeyen diyabet bilişsel işlevlere zarar verebilir, fakat çözülmeli belirtilerle ilgili herhangi bir rapor bulunmamaktadır. Biz bu raporda, ikinci tip diyabeti olan yaşlı bir hastadaki hiperglisemi bağlantılı tekrar eden bir disosiyatif füg vakası sunacağız. Muhtemel nörobiyolojik mekanizmaların üzerinde de durulacaktır.
Case Report
Turkish Title : Bir İlk Atak Psikoz Olgusunda Başarılı Bir Tedavi Güçlendirme Yaklaşımı Olarak Tekrarlayıcı Transkraniyal Manyetik Uyarım Tedavisi
Barış Önen Ünsalver,Haluk Gülmez,Alper Evrensel,Nevzat Tarhan
JNBS, 2016, 3(3), p:122-124
Repeated transcranial magnetic stimulation (rTMS) is a non-invasive brain stimulation method that may be preferred as an augmentation strategy for psychiatric patients who may not have responded well enough to psychotropic drugs. In psychoses rTMS may act via changing cortical excitability, connectivity and plasticity. rTMS may induce transcallosal inhibition and antipsychotic drugs may extend the duration of this inhibition. We present a first episode psychosis patient initially unresponsive to antipsychotic treatment, in whom 20 sessions of right 1Hz rTMS augmentation resulted in clinical response and who remained in remission by the 8th month of treatment. We suggest that rTMS is a well-tolerated treatment that may not be reserved only for treatment resistant patients but may also be considered early on in the management of psychiatric disorders.
Tekrarlayıcı transkraniyal manyetik uyarım tedavisi (tTMU), psikotrop ilaçlara yeterli alınamamış psikiyatrik hastalıklarda, tedaviyi güçlendirme amacıyla tercih edilebilecek, invazif olmayan bir beyin uyarım yöntemidir. Psikoz olgularında, tTMU, kortikal uyarılabilirliği, konnektiviteyi ve plastisiteyi değiştirerek etki ediyor olabilir. tTMU transkallozal inhibisyonu indükleyebilir ve antipsikotikler bu inhibisyonun süresini uzatabilir. Bu makalede, ilk antipsikotik ilaç tedavisine yanıtsız bir ilk atak psikoz olgusunda, 20 seans 1Hz sağ tTMU güçlendirmesiyle klinik yanıt gözlenen ve tedavinin 8. ayında remisyonu devam eden bir olguyu sunuyoruz. tTMU’nun sadece tedaviye dirençli olguların tedavisinde değil, aynı zamanda, psikiyatrik bozuklukların erken dönem tedavisinde klinisyenin düşünebileceği umut vaat eden bir yöntem olduğunu öneriyoruz.
ISSN (Print) | 2149-1909 |
ISSN (Online) | 2148-4325 |
2020 Ağustos ayından itibaren yalnızca İngilizce yayın kabul edilmektedir.