JNBS
Üsküdar Üniversitesi

ARTICLES

Review Article

Impact of SCN1A gene mutations on hippocampal NaV1.1 sodium channels in Dravet Syndrome

Turkish Title : Dravet sendromunda SCN1A geni mutasyonlarının, hipokampüste Na V 1.1 sodyum kanalları üzerine etkisi

Hilal Doğangüneş,Belkis Atasever Arslan
JNBS, 2019, 6(1), p:49-53

DOI : 10.5455/JNBS.1530181585

Voltage gated sodium channels are the basic units of action potential in excitable cells such as neurons and these channels are typically integrated membrane proteins consisting of two smaller auxiliary subunits that regulate channel functions and from an alpha-subunit that comprise the larger central pores of the channel. Genetic changes in the SCN1A gene encoding the neuronal voltage-gated sodium ion channel type 1 (Na V 1.1) α-subunit are seen in Dravet syndrome. Dravet syndrome is an epileptic encephalopathy with multiple types of seizures that are often resistant to conventional therapies. Among genes related to epilepsy, SCN1A is known to have perhaps the largest number of allelles associated with the disease. The primary effect of Dravet Syndrome mutations is thought to be to reduce the activity of GABAergic inhibitor neurons. Decreased activity of the inhibitor cycle may be an important contributing factor to seizure formation in Dravet Syndrome patients and may be a general consequence of SCN1A mutations.

Voltaj kapılı sodyum kanalları, nöronlar gibi uyarılabilir hücrelerde aksiyon potansiyelini oluşturan temel birimlerdir ve bu kanallar tipik olarak kanalın daha büyük merkezi gözeneklerini oluşturan bir alfa-alt biriminden, kanal fonksiyonlarını düzenleyen iki daha küçük yardımcı-alt-biriminden oluşan  entegre olmuş zar proteinleridir. Nöronal voltaj kapılı sodyum iyonu kanalı tip 1 (NaV1.1) α-alt birimini kodlayan SCN1A genindeki genetik değişimler, Dravet sendromunda görülmektedir. Dravet sendromu, geleneksel tedavilerde sıklıkla dirençli olan çoklu nöbet tiplerine sahip epileptik ensefalopatidir. Epilepsiyle alakalı genler arasında SCN1A belki de en fazla sayıda hastalıkla ilişkili allellere sahip olduğu bilinmektedir. Dravet Sendromu mutasyonlarının birincil etkisinin GABAerjik inhibitör nöronların aktivitesini azaltması olduğunu düşünülmektedir. İnhibitör devrenin azalan aktivitesi, Dravet Sendromu hastalarında nöbet oluşumuna katkıda bulunan önemli bir faktör olabilir ve SCN1A mutasyonlarının genel bir sonucu olabilir.


Review Article

Possible microRNAs participating in alzheimer's pathology via signaling pathways affecting axonal transport

Turkish Title : Aksonal transportu etkileyen sinyal yolakları üzerinden alzheimer patolojisine katılması muhtemel olan mikroRNA’lar

Tugce Uzunoglu,Belkis Atasever Arslan
JNBS, 2019, 6(1), p:54-61

DOI : 10.5455/JNBS.1530393578

Alzheimer's disease is a sneaky-onset and progressive neurodegenerative disease characterized by the accumulation of senile plaques formed by amyloid β (Aβ) accumulated in the extracellular environment and intracellular hyperphosphorylated tau proteins characterized by progressive functional disorders and deaths of neurons. Recent studies suggest that the underlying cause of neurodegeneration may be disorders in axonal transport mechanisms. Axonal transport is a dynamic system required for neurons to communicate with each other, to fulfill neuronal functions and to survive. It performs these functions by transporting proteins, organelles, neurotrophic factors and neurotransmitter vesicles throughout the neuron. This system is protected and maintained by a large signal path that contains many proteins. However, by participating in the post-transcriptional regulation of many molecular mechanisms in the body, miRNAs that play a role in many other diseases, such as diseases based on the immune system, cancer and neurodegenerative diseases, can alter the expression of proteins in this signal pathway, leading to tau hyperphosphorylation, impaired axonal transport and hence Alzheimer's disease. In this review study, 12 strains of microRNAs such as miR-133, miR-224, miR-155, miR-34a, miR-125b, miR-9, miR-124, miR29-a/b/c, miR-10b and miR-132 have been investigated for their ability to participate in signaling pathways that play a role in axonal transport and their ability to participate Alzheimer pathology by causing tau hyperphosphorylation.

Alzheimer hastalığı, nöronların ilerleyici fonksiyonel bozuklukları ve ölümleriyle karakterize edilen, ekstrasellüler (nöronlar arası) ortamda  biriken  amiloid  β  (Aβ)’ların  oluşturduğu  senil  plaklar  ile  intrasellüler  alanda  (nöron  içi)  hiperfosforilasyona  uğramış  tau  proteinlerinin  birikmesiyle  oluştuğu  bilinen,  sinsi  başlangıçlı  ve  ilerleyici  bir  nörodejeneratif  hastalıktır.  Son  dönemde  yapılan  çalışmalar  nöronal  fonksiyonların  bozulması  ve  nöronlar  arasındaki  iletişimin  zayıflaması  sonucunda  ortaya  çıkan  nörodejenerasyonun  temel  nedeninin  fonksiyonu  bozulmuş  aksonal  transport  olabileceğini  öne  sürmektedir.  Aksonal  transport  nöronların  birbirleriyle  iletişimlerini  sürdürebilmesi,  nöronal  fonksiyonlarını  yerine  getirebilmesi  ve  hayatta  kalabilmeleri  için  gerekli  olan;  protein,  organel,  nörotrofik  faktör  ve  nörotransmitter  veziküllerinin  taşınmasını  sağlayan  dinamik  bir  sistemdir.  Bu  sistem,  içine  birçok  proteinin  dahil  olduğu  büyük  bir  sinyal  yolağı  tarafından  korunmakta  ve  devamlılığı  sağlanmaktadır.  Fakat  vücutta  birçok  moleküler  mekanizmanın  post-transkripsiyonel  düzenlenmesine  katılarak  immun  sisteme  dayanan  hastalıklar,  kanser  ve  nörodejeneratif  hastalıklar  gibi  daha  birçok  hastalıkta  rol  oynayan  miRNA’lar  bu  sinyal  yolağındaki  proteinlerin  de  ekspresyonlarını  değiştirerek  tau  hiperfosforilasyonuna,  aksonal  transportun  bozulmasına  ve  dolayısıyla  Alzheimer  hastalığına  neden  oluyor  olabilmektedirler.  Bu  derleme  çalışmasında  miR-133,  miR-224,  miR-155,  miR-34a,  miR-125b,  miR-9,  miR-124,  miR29-a/b/c, miR-10b ve miR-132 olmak üzere incelenen 12 miRNA’nın aksonal transportta rol oynayan sinyal yolaklarına katılıp tau  hiperfosforilasyonuna  ve  aksonal  transport  bozulmasına  sebep  olarak  Alzheimer  patolojisine  katılma  ve  biyomarker  olarak  kullanılabilme potansiyelleri incelenmiştir.


Review Article

Axonal transport of alpha synuclein fibrils in parkinson's disease

Turkish Title : Parkinson hastalığında alfa sinüklein fibrillerinin aksonal transportu

Fatıma Ceren Tuncel,Belkıs Atasever Arslan
JNBS, 2019, 6(1), p:62-66

DOI : 10.5455/JNBS.1530369473

Neurodegenerative diseases are characterized by the progressive and irreversible loss of neurons in the central nervous system (CNS) over time. The most important symptom of Parkinson’s disease is dysfunctional disorders in the dopaminergic neurons and the associated symptoms of motor symptoms.  It is well known that aggregates known as Lewy bodies are caused by misfolding and accumulation in the presynaptic range of a protein called alpha-synuclein from the synuclein protein family, which is not known yet to precisely influence the mechanism of this disease. The alpha-synuclein is synthesized in the presynaptic neuron and transported by the mechanism called the axonal transport to axon end.  Alpha-synuclein can be transported along the  axon both retrograde and anterograde with motor proteins as natural or false folded. In this case, the false folded alpha-synuclein may accumulate in the presynaptic area and cause damage to axonal transport. Here, we review the current information on the question of why the chaperone-mediated autophagy (CMA) and the ubiquitin-proteosome system, which are responsible for axonal transport injury of alpha-synuclein accumulation, and which are responsible for the degradation of normally misfolded proteins in the presynaptic area.

Nörodejeneratif  hastalıklar,  merkezi  sinir  sisteminde  (MSS)  bulunan  nöronların  zaman  içerisinde  ilerleyici  ve  geri  dönüşsüz  biçimde  kaybolması  ile  karakterize  edilmektedir.  Parkinson  hastalığının  en  önemli  belirteci  dopaminerjik  nöronlarda  meydana  gelen fonksiyon bozuklukları ve buna bağlı motor semptomlarda aksaklık meydana gelmesidir. Bu hastalığın oluşumunda henüz kesin  olarak  nasıl  bir  mekanizma  ile  etki  ettiği  bilinmeyen,  sinüklein  protein  ailesinden  alfa  sinüklein  adı  verilen  bir  proteinin  yanlış  katlanması  ve  presinaptik  aralıkta  birikmesi  sonucunda  lewy  cisimcikleri  olarak  bilinen  agregasyonların  neden  olduğu  bilinmektedir.  Alfa  sinüklein,  presinaptik  nöronda  sentezlenen  ve  akson  ucuna  aksonal  transport  adı  verilen  bir  mekanizma  ile  taşınır. Alfa sinüklein, ister doğal halinde isterse de yanlış katlanmış olsun motor proteinlerle hem retrograd hemde anterograd yönde akson boyunca taşınabilir. Bu durumda yanlış katlanmış alfa sinüklein presinaptik alanda birikebilir ve aksonal transportta hasara  neden  olabilir.  Burada,  alfa  sinüklein  birikiminin  aksonal  transport  hasarı  ile  ilişkisi,  presinaptik  alanda  bulunan  ve  normalde yanlış katlanan proteinlerin bozulmasından sorumlu olan şaperon aracılı otofaji (CMA) ve ubikitin- proteozom sisteminin neden düzgün çalışamadığı ile ilgili mevcut bilgileri inceledik.


Original Article

Effects of Estrogen on Kynurenine pathway and NF-kB in TNF-α Induced Neuroinflammation

Turkish Title : TNF-α aracılı nöroinflamasyonda östrojenin kinürenin yolu ve NF-kB üzerine etkileri

Halime Eda Yalçın,Batu Kaan Aksulu,Fatih Ozen,Belkis Atasever Arslan
JNBS, 2018, 5(3), p:137-139

DOI : 10.5455/JNBS.1530277827

Neuroinflammation involves glia activation, releasing of inflammatory mediators such as cytokines and chemokines, and formation of reactive oxygen and nitrogen species. It plays a central role in many neurodegenerative diases processes such as Alzheimer’s disease, Parkinson’s disease, dementia. Estrogen deprivation, commonly associated with aging, loss of learning and memory skills in postmenopausal women and Alzheimer’s disease. In this study, we studied effects of 17-ßestradiol on kynunerine pathway and NK-kB gene expression in neuroinflammation. According to our results, estrogen increased expression of kynunerinase gene and decreased IDO-1 gene expression after TNF-alpha incubation in differentiated SH-SY5Y cells. However, it did not change NF-kB gene expression. 

Nöroinflamasyon, glia aktivasyonunu, sitokinler ve kemokinler gibi inflamatuar mediatörlerin salınmasını ve reaktif oksijen ve nitrojen türlerinin oluşumunu içerir. Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, demans gibi birçok nörodejeneratif hastalık sürecinde merkezi bir rol oynar. Genellikle yaşlanmayla ilişkili olan östrojen yoksunluğu, özellikle menopoz sonrası kadınlarda öğrenme kaybı ve hafıza becerileriyle ilişkilidir ve Alzheimer hastalıgi ile ilişkilidir. Bu çalışmada, 17-b östradiolun, kynunerine yolağı ve NF-kB gen ifadesi uzerine etkisini arastirdik. Elde ettiğimiz sonuçlara göre östrojen, farklılaşmış SH-SY5Y hücrelerinde TNF-alfainkübasyonu sonrası kinüreninaz geninin ekspresyon düzeyini arttırırken, IDO-1 gen ekspresyon düzeyini azalttı. Bununla birlikte, NF- kB gen ekspresyon seviyesini değiştirmedi. 


Original Article

Cytotoxicity, total phenolic and flavonoid contents of Momordica Charantia extract in Neuroblastoma cells

Turkish Title : Nöroblastoma hücrelerinde Momordica Charantia ekstresinin sitotoksisitesi, total fenolik ve flavonoid İçeriği

Hazal Gur,Fatih Ozen,Emine Akalin,Belkis Atasever Arslan
JNBS, 2018, 5(2), p:92-96

DOI : 10.5455/JNBS.1528718680

Momordica charantia has various bioactive compounds. In this study cytotoxic effects of the root, seed, leaf and fruit parts of the plant against neuroblastoma cells were investigated. Also total phenolic and flavonoid contents of different parts of Momordica charantia extract. According to cytotoxicity results, higher concentrations of all parts of Momordica charantia showed similar cytotoxicity against SH-SY5Y neuroblastoma cells. However, cytotoxicity of the root extract was higher than 50% in 500 µg/ml concentration, and also at the same concentration induces proliferation of ECV304 control cells. According to our results, the leaf part of Momordica charantia plant is rich with flavonoid and phenolic contents. However, its cytotoxic effect on SH-SY5Y cells is lower than the root extract. Also, while Momordica charantia root extract increased Akt1 gene expression, it decreased expression levels of BAD and caspase-3 genes in these cells. In conclusion, Momordica charantia root extract can induces apoptosis through p38 MAPK pathway in SH-SY5Y cells by considering the results.

Momordica charantia ekstresi çok sayıda biyoaktif maddelere sahiptir. Bu çalışmada, bitkinin kök, tohum, yaprak ve meyve kısımlarının nöroblastoma hücrelerine karşı sitotoksik etkileri ve bu ekstrelerin toplam fenolik ve flavonoid içeriği araştırılmıştır. Sitotoksisite sonuçlarına göre, Momordica charantia ekstresi tüm bölümlerinin yüksek konsantrasyonlarda, SH-SY5Y nöroblastoma hücrelerine karşı benzer düzeylerde sitotoksisite göstermiştir. Bununla birlikte, kök ekstresinin sitotoksisitesi, 500 ug / ml konsantrasyonda % 50'den fazladır ve aynı konsantrasyonda ECV304 kontrol hücrelerinde proliferasyona yol açtığı bulunmuştur. Çalışma sonuçlarına göre, Momordica charantia bitkisinin yaprak kısmı flavonoid ve fenolik içerik bakımından zengindir. Ancak, yaprak ekstresi SH-SY5Y hücrelerine karşı kök ekstresine göre daha düşük sitotoksisite göstermiştir. Ayrıca, Momordica charantia kök ekstresi SH-SY5Y hücrelerinde Akt1 gen ekspresyonunu arttırırken, BAD ve kaspaz-3 genlerinin ekspresyon seviyelerini azalttı. Bulunan sonuçlara göre, Momordica charantia kök ekstresi, SH-SY5Y nöroblastoma hücrelerinde p38 MAPK sinyal yolağı üzerinden apoptoza yol açabilir.


Review Article

Therapeutıc effects of probiotics on Multiple Sclerosis (MS) via TH17 cells

Turkish Title : Probiyotiklerin Th17 hücreleri sracılığıyla Multipl Skleroz (MS) hastalığına terapötik etkileri

Gizem Gürel,Belkis Atasever Arslan
JNBS, 2018, 5(2), p:102-105

DOI : 10.5455/JNBS.1528724422

MS-specific disease progression and emerging symptoms are heterogeneous, it is difficult to diagnose and find treatment. The abundance of immune cells, such as products of T lymphocytes and MS patients with CNS lesions, supports the view that MS is an immunomodulatory disorder. Th17 cells appear to play an important role in the immunopathogenesis of EAE and MS. Th17 cells are a subset of cells independent of Th1 and Th2. Although the Th17 cells in steady state are important for host defense, pathogenic Th17 cells play a role in the development of many diseases. Th17 cells are known to secrete IL-17 cytokines. IL-17 secreting cells have been identified in MS and many other diseases. In addition, IL-17 levels were found to be high in cerebrospinal fluid from MS patients. Probiotic bacteria are known to be important in terms of human health and have therapeutic properties. Many studies have suggested that probiotics have the ability to inhibit proinflammatory IL-17 production and activation in Th17-related diseases.

MS’in hastaya özgü hastalık gelişimi ve ortaya çıkan semptomlar heterojenlik gösterdiğinden hastalığı teşhis etmek ve tedavi yöntemini bulmak oldukça zor olmaktadır. T lenfositler ve MS hastalarının MSS lezyonlarındaki ürünleri gibi bağışıklık hücrelerinin bolluğu, MS’in immün aracılı bir bozukluk olduğu görüşünü desteklemektedir. Th17 hücrelerinin EAE ve MS’in immünopatogenezinde önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Th17 hücreleri Th1 ve Th2’den bağımsız bir hücre alt grubudur. Kararlı durumdaki Th17 hücreleri konakçı savunması için önemli olmasına rağmen patojenik Th17 hücreleri birçok hastalığın gelişiminde rol oynamaktadır. Th17 hücreleri IL-17 sitokinini salgılamasıyla bilinmektedir. IL-17 salgılayan hücreler MS ve diğer birçok hastalıkta tespit edilmiştir. Ayrıca MS hastalarından alınan beyin omurilik sıvısında IL-17 seviyesinin yüksek olduğu bulunmuştur. Probiyotik bakterilerin insan sağlığı açısından önemli olduğu ve terapötik özellikleri olduğu bilinmektedir. Yapılan çoğu çalışmada Th17 ilişkili hastalıklarda probiyotiklerin proinflamatuar IL-17 üretimini ve aktivasyonunu inhibe etme yeteneğine sahip olduğu düşünülmektedir.


Review Article

Axonal transport in Neurodegenerative diseases

Turkish Title : Nörodejeneratif hastalıklarda aksonal transport

Ozgur Yurtkap,Belkis Atasever Arslan
JNBS, 2018, 5(2), p:115-123

DOI : 10.5455/JNBS.1529926619

The transport of organelles through an axon into the cell is very important for the maintenance and function of a neuron. Antherograde axonal transport plays a role in the supply of distal synapse and mitochondrial proteins and lipids for local energy requirements, and is involved in intracellular transport of retrograde transport, misfolded and aggregated proteins from the axon and distal trophic sites to the somatic. Axonal transport can be affected by changes to various components of the transport mechanism. Here we review the available information about axonal transport defects that may contribute to the pathogenesis of certain neurodegenerative diseases.

 

 

Bir akson boyunca organellerin hücre içi taşınması, bir nöronun bakımı ve işlevi için çok önemlidir. Anterograd aksonal transport, lokal enerji gereksinimleri için distal sinaps ve mitokondriye protein ve lipidlerin sağlanmasında bir role sahiptir, buna karşın retrograd transport, yanlış katlanmış ve toplanmış proteinlerin aksondan ve distal trofik sinyallerin somaya intraselüler taşınmasında görev alır. Aksonal taşınım, taşıma mekanizmasının çeşitli bileşenlerine yapılan değişikliklerden etkilenebilir. Burada, belirli nörodejeneratif hastalıkların patogenezine katkıda bulunabilecek aksonal transport defektleri hakkındaki mevcut bilgileri gözden geçiriyoruz.


Mini - Review

Recent studies on genetic and environmental basis of autism

Turkish Title : Otizmin genetik ve çevresel temelleri hakkındaki son çalışmalar

Zeynep Kalkan,Hazal Gür,Belkıs Atasever Arslan
JNBS, 2014, 1(3), p:92-94

DOI : 10.5455/JNBS.1408369302

Autism is a childhood neurodevelopmental disorder that affects 1–2 in 100 children, according to recent data on the broad array of autism spectrum disorders. It is a neurodevelopmental disorder, genetic and environmental factors playing role in autism. Molecular and mechanistic basis of autism started to be enlightened. As a genetic basis of disease, glutamate gene mechanisms supposed to develop a new method for diagnosing and treatment of autism. Aim of this mini-review is to gain a general knowledge about genetic and environmental reasons of autism.

Otizm, son verilere gore, 100 çocuktan 1-2 sinde görülen bir çocukluk çağı nörogelişimsel hastalığıdır.Nörogelişimsel bir hastalık olan otizmde genetik ve çevresel faktörler rol oynar. Otizmin moleküler ve mekanistik temelleri aydınlatılmaya başlanmıştır. Hastalığın genetik altyapılarından biri olarak, glutamat gen mekanizması, teşhis ve tedavisi için yeni bir metod geliştirilmesine olanak sağlayabilir. Bu kısa derlemenin amacı, otizmin genetik ve çevresel nedenleri ile ilgili yapılan son çalışmalardan faydalanılarak hastalık hakkında bilgi edinmektir.


ISSN (Print) 2149-1909
ISSN (Online) 2148-4325

2020 Ağustos ayından itibaren yalnızca İngilizce yayın kabul edilmektedir.