JNBS
Üsküdar Üniversitesi

ARTICLES

Original Article

Anxiety sensitivity and panic-agoraphobic spectrum symptoms in patients with panic disorder and their first degree relatives

Turkish Title : Panik bozukluğu hastalarında ve birinci derece yakınlarında anksiyete duyarlılığı ve panik agorafobi spektrumu belirtileri

Bulut Hüseyin,Uluğ Berna
JNBS, 2020, 7(2), p:84-89

DOI : 10.4103/JNBS.JNBS_12_20

The aim of the study was to investigate and compare anxiety sensitivity measurements and panic-agoraphobic spectrum symptoms in patients diagnosed with panic disorder and in their first degree relatives. Eighty patients who were on followup or recently diagnosed as panic disorder in a university faculty of medicine psychiatry department and their first degree relatives (80 siblings) were included after clinical evaluation. The patients were assessed with socio-demographic information form, Structured Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders (SCID-1), Anxiety Sensitivity Index (ASI), State-Trait Anxiety Inventory (STAI), Beck Depression Inventory (BDI), Panic-Agoraphobic Scale (PAS) and Lifetime Panic-Agoraphobic Spectrum Self Report (PAS-SR lifetime); and their siblings were assessed with socio-demographic information form, SCID-1, ASI, STAI, BDI, and PAS-SR lifetime. According to the results of the study, it was determined that the ASI scores of the patients were statistically significantly higher than the scores of their siblings (p<0.01). In addition, patients scored significantly higher on the PAS-SR lifetime scale than siblings (p<0.01). Inclusion of BDI scores in covariant analysis has made no change in the difference among study groups in level of anxiety sensitivity and degree of panic agoraphobic spectrum. As a conclusion, in this study, it was found that anxiety sensitivity and spectrum symptoms, which are two variables investigated as endophenotypic features in the first degree relatives in the panic disorder, differ from the patient group in terms of severity and frequency.

Bu araştırmada panik bozukluğu tanısı konan hastalarda ve birinci derece yakınlarında anksiyete duyarlılığı ölçümlerinin ve panik-agorafobi spektrumu belirtilerinin incelenmesi ve karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bir üniversite tıp fakültesi hastanesi psikiyatri polikliniğinde panik bozukluğu tanısı konulan veya bu tanı ile izlenmekte olan 80 hasta ile bu hastaların birinci derece yakınları (80 hasta kardeşi) klinik değerlendirme sonrası çalışma kapsamına alınmışlardır. Hastalara sosyodemografik bilgi formu, DSM-IV Eksen I Bozuklukları İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme (SCID-1), Anksiyete Duyarlılık Ölçeği (ADÖ), Durumluk-Sürekli Kaygı Ölçeği (DSKÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Panik-Agorafobi Ölçeği (PAÖ) ve Yaşamboyu Panik-Agorafobi Spektrumu Ölçeği (PASÖ-YB); kardeşlerine ise sosyo-demografik bilgi formu, SCID-1, ADÖ, DSKÖ, BDÖ, PASÖ-YB uygulanmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, hastaların ADÖ puanlarının, kardeşlerinin puanlarından, istatistiksel olarak anlamı şekilde yüksek olduğu saptanmıştır (p<0.01). Ayrıca hastalar PASÖ YB ölçeğinden kardeşlere göre anlamlı derecede yüksek puan almışlardır (p<0.01). BDÖ puanı kovaryant olarak analize alındığında anksiyete duyarlılığı ve panik-agorafobi spektrumu belirtilerini gösterme açısından farklılık kaybolmamaktadır. Sonuç olarak panik bozukluğunda, birinci derece hasta yakınlarında endofenotipik özellikler olarak araştırılmış olan iki değişken olan anksiyete duyarlılığı ve spektrum belirtilerinin şiddet ve sıklık bakımından hasta grubundan farklı olduğu saptanmıştır. 


Original Article

Depression and somatization in immigrant women

Turkish Title : Göç eden kadınlarda depresyon ve somatizasyon

Öcal Ayşe,Bulut Hüseyin,Ünübol Hüseyin,Sayar Gökben Hızlı
JNBS, 2020, 7(1), p:32-36

DOI : 10.5455/JNBS.1581965517

This study, which aims to determine the levels of depression and somatization disorder seen in women experiencing compulsory internal migration, is a research in the general screening model and the relational screening model based on quantitative data. The study population of the study was determined as non-immigrant women aged between 18-65 (α = 50) living in the city center of Diyarbakır (α = 50) and women aged between 18-65 (α = 50) who experienced forced internal migration from Diyarbakır to Istanbul. In the study, women between the ages of 18-65 (n = 50) living in Diyarbakır and women between the ages of 18-65 (n = 50) who experienced forced internal migration from Diyarbakır to Istanbul were selected by the easy sampling method. As a data collection tool in the research; Beck Depression Inventory, Brief Symptom Inventory and Somatization Scale were used. It has been concluded that the depression levels, mental symptom levels, and somatization levels of the women who experienced compulsory internal migration were statistically significantl higher than the nonimmigrant women. The results of this research suggest that it may be important to take measures to protect mental health in women experiencing internal migration

Zorunlu iç göç yaşayan kadınlarda görülen depresyon ve somatizasyon bozukluğu düzeylerini belirlemeyi amaçlayan bu araştırma nicel verilere dayalı genel tarama modelinde ve ilişkisel tarama modelinde bir araştırmadır. Araştırma çalışma evreni Diyarbakır ili merkezinde yaşayan 18-65 yaş arası göç etmemiş kadınlar (α=50) ve Diyarbakır ilinden İstanbul’a zorunlu iç göç yaşayan 18-65 yaş arası kadınlar (α=50) olarak tespit edilmiştir. Araştırmada Diyarbakır ilinde yaşayan 18- 65 yaş arası (n=50) kadın ve Diyarbakır’dan İstanbul iline zorunlu iç göç yaşayan 18-65 yaş arası (n=50) kadın kolayda örnekleme alma yöntemiyle seçilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak; Beck Depresyon Ölçeği, Kısa Semptom Envanteri ve Somatizasyon ölçeği kullanılmıştır. Araştırma genelinde zorunlu iç göç yaşayan kadınların depresyon düzeyleri, ruhsal belirti düzeyleri ve somatizasyon bozukluğu düzeylerinin yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu araştırmanın sonuçları iç göç yaşayan kadınlarda ruhsal sağlıklılık halinin korunmasına yönelik tedbirler alınmasının önemli olabileceğini düşündürmektedir.


Original Article

The relationship between childhood traumas and separation anxiety in adults

Turkish Title : Çocukluk çağı travmaları ile yetişkin ayrılma anksiyetesi arasındaki ilişki

Çakmak Buse,Sayar Gökben Hızlı,Ünübol Hüseyin,Bulut Hüseyin,Özten Eylem
JNBS, 2018, 5(3), p:150-155

DOI : 10.5455/JNBS.1535643410

It is known that the negative life events experienced in childhood are related to depressive disorder and anxiety disorders in adult life. Adult separation anxiety is a relatively new diagnosis classified under the title of anxiety disorders in DSM-5. The aim of this study is to investigate the possible relationship between adult separation anxiety and traumatic experiences in childhood since childhood trauma has been associated with many anxiety disorders. The study included 119 female and 113 male participants. Only individuals aged 20 years and older and who do not have a psychiatric illness history and mental limitations were included in the study. Sociodemographic Data Form, Separation Anxiety Symptom Inventory (SASI), Adult Separation Anxiety Questionnaire (ASAQ), and Childhood Trauma Scale (CTS) were given to the participants. The data were analyzed by using Independent Sample t Test, Multi-directional Variance Analysis and Tukey Test, Pearson Correlation Analysis and Chi-Square tests. A significant positive correlation was found between total score of ASAQ and Emotional Abuse, Emotional Neglect, Sexual Abuse, CTS total score. The presence of traumatic experiences in childhood was found to be associated with adult separation anxiety. However, more studies on this subject and follow-up studies with larger samples are needed.

Çocukluk çağında deneyimlenen olumsuz yaşam olaylarının yetişkin yaşamdaki depresif bozukluk ve anksiyete bozuklukları ile ilişkisi bilinmektedir. Yetişkin ayrılma anksiyetesi DSM-5 ile anksiyete bozuklukları sınıfına alınmış, görece olarak yeni bir tanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocukluk çağı travmalarının birçok anksiyete bozukluğu ile ilişkisi saptandığı için yeni tanı olarak yetişkin ayrılma anksiyetesi ile de çocukluk cağı travmatik yaşantıları arasındaki olası ilişkiyi araştırmak çalışmamızda amaçlanmıştır. Araştırmada 119 kadın, 113 erkek katılımcı yer almıştır. Sadece 20 yas ve üzerinde olan, psikiyatrik hastalık geçmişi olmayan, mental kısıtlılığı olmayan kişiler çalışmaya dahil edilmiştir. Katılımcılara Sosyodemografik Veri Formu, Ayrılma Anksiyetesi Belirti Envanteri (AABE), Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Ölçeği (YAAÖ), Çocukluk Çağı Travma Ölçeği verilmiştir(CTÖ). Veriler Bağımsız Örneklem t Testi, Çok Yönlü Varyans Analizi ve Tukey Testi, Pearson Korelasyon Analizi ve Ki-Kare testleri kullanılarak analiz edilmiştir. YAAÖ Toplam puanı ile Duygusal İstismar, Duygusal İhmal, Cinsel İstismar, CTÖ Toplam puanı arasında pozitif yönde anlamlı korelasyon tespit edilmiştir. Çocukluk cağında yaşanan örseleyici yaşantıların varlığı, yetişkin ayrılma anksiyetesi ile ilişkisi saptanmıştır. Ancak konuyla ilgili araştırmaların artması, daha geniş örneklemle yapılacak takip çalışmalarına ihtiyaç bulunmaktadır.


ISSN (Print) 2149-1909
ISSN (Online) 2148-4325

2020 Ağustos ayından itibaren yalnızca İngilizce yayın kabul edilmektedir.